Yılmaz, Onurcan

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Yilmaz,O.
Yilmaz,Onurcan
Yılmaz, O.
YILMAZ, Onurcan
Yılmaz, Onurcan
O. Yılmaz
Onurcan Yılmaz
Onurcan, Yilmaz
YILMAZ, ONURCAN
Yılmaz, ONURCAN
Yılmaz O.
Yilmaz, Onurcan
Onurcan YILMAZ
Y., Onurcan
ONURCAN YILMAZ
Y.,Onurcan
Yılmaz,O.
Job Title
Doç. Dr.
Email Address
onurcan.yilmaz@khas.edu.tr
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

41

Articles

26

Citation Count

326

Supervised Theses

10

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 40
  • Article
    Citation Count: 0
    Scarcity improves economic valuations when cognitively salient
    (Elsevier, 2023) Yılmaz, Onurcan; Yilmaz, Onurcan; Dulleck, Uwe
    In an influential article, Shah et al. (2015) hypothesized that resource scarcity weakens the effect of irrelevant contextual factors on economic valuations. The hypothesis that scarcity frames value qualifies the applicability of standard theories of rational choice and suggests a revised psychological foundation. In support, Shah et al. showed that differences in the willingness to pay for a commodity depending on where it was purchased (a fancy hotel vs. a run-down store) and in the willingness to travel to receive a fixed discount depend-ing on the size of the purchase (a cheap vs. an expensive computer) were smaller among those with low personal incomes. In a large-scale preregistered experiment (N = 3,442), we tested whether scarcity framed value during the COVID-19 pandemic as well. The sam-ple exhibited the canonical context effects overall. Consistent with the hypothesis, these effects tended to be smaller among those facing higher scarcity of personal income. Ex-tending the original findings, economic valuations of low-income earners improved, partic-ularly when scarcity was on the minds of the participants, as those with high financial and other resource scarcity concerns were less susceptible to the context effects. Our findings indicate that scarcity frames value, especially when it is cognitively salient, and emphasize the importance of considering contextual factors when attempting replications.(c) 2023 The Author(s). Published by Elsevier B.V.This is an open access article under the CC BY-NC-ND license ( http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/ )
  • Master Thesis
    Meta-etiksel görüşler gerçek ahlaki davranışı yordar mı?
    (2023) Yılmaz, Onurcan; Yılmaz, Onurcan
    Literatürdeki mevcut çalışmalar meta-etik inançların dini inanç ve ahlaki karar alma dahil pek çok çeşitli tutum ve davranışı etkilediğini gösterse de bu çalışmaların çoğu küçük örneklem büyüklüğünden mustariptir veya kesitsel bir tasarıma sahiptir. Bildiğimiz kadarıyla hiçbir araştırma bu tür inançların insanların gerçek davranışları üzerinde uzun süreler boyunca önemli ve istikrarlı bir etkisi olup olmadığını incelememiştir. Bu çalışmada, nesnel ve öznel ahlak gibi meta-etiksel görüşlerin, ön-seçimle araştırmaya dahil edilmiş inançlı (örneğin Hıristiyanlar) ve inançlı olmayanlar (ateistler ve agnostikler) arasında 7 aylık süre zarfında prososyallik ve cezalandırıcılık gibi çeşitli ahlaki davranışları yordayıp yordamadığını araştırdık. Katılımcılar Prolific'ten seçilmiş ve Prolific tarama bilgileri kullanılarak neredeyse eşit sayıda inançlı ve inançlı olmayanlar şeklinde ayrılmıştır. Bulgular, nesnel ahlakın prososyalliği anlamlı bir şekilde yordamamasına rağmen, bir tür işbirlikçi norm yaptırımı işlevi gören ceza davranışıyla anlamlıya yakın ilişkiler sergilediklerini ortaya koymuştur. Bu etki, inançlılara kıyasla inançlı olmayanlar arasında daha güçlü olma eğilimindedir. Bununla birlikte öznel ahlak, bağımsız bir şekilde prosoyalliği veya cezalandırma davranışını yordamazken, ahlakın ilahi bir otoriteye dayandığı inancı prososyallik ile ilişkili bulunmuştur. Ön testte ölçülen bireysel farklılık değişkenlerinin düzenleyici rolüne ilişkin ek testler de anlamlı bir ilişki göstermemiştir. Bu sonuçlar, meta-etiksel inançların, özellikle ceza ile ilgili ahlaki alanlardaki davranışların önemli bir itici gücü olarak hizmet edebileceği fikrini desteklerken, prososyal davranış üzerindeki etkileri nispeten daha az belirgin olabileceğini ortaya koymuştur. Gelecekteki araştırmalar, meta-etik inançların intikamcı cezalandırma gibi farklı ceza biçimleri üzerindeki etkilerini incelemelidir.
  • Article
    Citation Count: 65
    The five-factor model of the moral foundations theory is stable across WEIRD and non-WEIRD cultures
    (Pergamon-Elsevıer Scıence Ltd, 2019) Yılmaz, Onurcan; Doğruyol, Burak; Yılmaz, Onurcan
    Although numerous models attempted to explain the nature of moral judgment, moral foundations theory (MFT) led to a paradigmatic change in this field by proposing pluralist "moralities" (care, fairness, loyalty, authority, sanctity). The five-factor structure of MFT is thought to be universal and rooted in the evolutionary past but the evidence is scarce regarding the stability of this five-factor structure across diverse cultures. We tested this universality argument in a cross-cultural dataset of 30 diverse societies spanning the WEIRD (Western, educated, industrialized, rich, democratic) and non-WEIRD cultures by testing measurement invariance of the short-form of the moral foundations questionnaire. The results supported the original conceptualization that there are at least five diverse moralities although loadings of items differ across WEIRD and non-WEIRD cultures. In other words, the current research shows for the first time that the five-factor structure of MFT is stable in the WEIRD and non-WEIRD cultures.
  • Master Thesis
    Does cognitive reflection predict cooperation behavior after a seven-month period
    (Kadir Has Üniversitesi, 2023) Yılmaz, Onurcan; Yilmaz, Onurcan
    Bu çalışma, Hristiyan inananlar ve inanmayanlar (ateist ve agnostikler) arasında yedi aylık bir sürenin ardından (bilişsel stil ve bilişsel yeteneğin standart ölçümleriyle ölçülen) bilişsel derin düşünmenin grup içi, grup dışı ve anonim ortaklara karşı işbirliği davranışını yordayıp yordamayacağını test etmeyi amaçladı. Talep etkisi (demand effect) gibi ölçüm araçlarının potansiyel karıştırıcı etkilerini önlemek için, bilişsel ölçümlerin (ön test) işbirliği davranışı ölçümleriyle (son test) bağlantısını kesen ön- ve son-test evreleri kullanıldı. Bilişsel derin düşünmenin birden çok bileşeni, bilişsel stil için Bilişsel Performans Testi ve bilişsel yetenek için Raven Progresif Matrisleri dahil olmak üzere çeşitli değerlendirme araçları kullanılarak ölçüldü. İşbirlikçi davranış, iki aşamalı Mahkum İkilemi (Mİ) aracılığıyla ölçüldü; katılımcılar oyunu başlangıçta anonim ortaklarla ve ikinci aşamada iç-grup, dış-grup veya yine anonim bir ortakla oynadılar. Grup kimliği manipülasyonu, katılımcıların gerçek dini kimliklerine dayanıyordu. Adillik hassasiyetlerini ölçmek için Para Tahsis Oyunu (PTO) da kullanıldı. Daha yüksek bilişsel derin düşünmenin (1) daha yüksek anonim işbirliği, (2) PTO'da daha düşük iç-grup yanlılığı ve (3) Mİ'de daha düşük dış-grup ayrımcılığı yordayacağını bekleyen hipotezleri test etmek için doğrulayıcı analizler yapıldı. Ancak sonuçlar hiçbir hipotezi desteklemedi. Bununla birlikte, keşifsel analizler, aktif olarak açık fikirli düşünmenin iç-grup yanlılığını negatif olarak yordadığını ve akıcı zekanın, iç-grup yanlılığını yordamada sıfır toplamlı inançlarla etkileşime girdiğini ortaya koydu. Daha yüksek sıfır toplamlı oyun inançlarına sahip olanlar için; akıcı zeka, iç-grup yanlılığını pozitif olarak yordadı. Ayrıca, analitik bilişsel stil ve toplam derin düşünme skorları, yalnızca inanmayanlar arasında (inananlara kıyasla) tek seferlik anonim işbirliğini pozitif olarak yordadı ve bu, gruplararası epistemik norm farklılıklarına işaret ediyor. Bu bulgular, bilişsel derin düşünmenin işbirlikçi davranış üzerindeki etkisinin bağlamsal ve bireysel faktörlere bağlı olduğunu göstermektedir.
  • Article
    Citation Count: 2
    Is negativity bias intuitive for liberals and conservatives?
    (Springer, 2023) Yılmaz, Onurcan; Duymac, Firat Yavuz; Yilmaz, Onurcan; Bahcekapili, Hasan G.; Harma, Mehmet
    Previous research suggests that conservatives (right-wingers) tend to show more negativity bias than liberals (left-wingers) in several tasks. However, the majority of these studies are based on correlational findings and do not provide information on the cognitive underpinnings of this tendency. The current research investigated whether intuition promotes negativity bias and mitigates the ideological asymmetry in this domain in three underrepresented, non-western samples (Turkey). In line with the previous literature, we defined negativity bias as the tendency to interpret ambiguous faces as threatening. The results of the lab experiment revealed that negativity bias increases under high-cognitive load overall. In addition, this effect was moderated by the participants' political orientation (Experiment 1). In other words, when their cognitive resources were depleted, liberals became more like conservatives in terms of negativity bias. However, we failed to conceptually replicate this effect using time-limit manipulations in two online preregistered experiments during the COVID-19 pandemic, where the baseline negativity bias is thought to be already at peak. Thus, the findings provide no strong evidence for the idea that intuition promotes negativity bias and that liberals use cognitive effort to avoid this perceptual bias.
  • Article
    Citation Count: 10
    Does intuitive mindset influence belief in God? A registered replication of Shenhav, Rand and Greene (2012)
    (SOC Judgment & Decision Making, 2020) Yılmaz, Onurcan; Yılmaz, Onurcan; Körpe, Gülay Gözde
    In 2012, two independent groups simultaneously demonstrated that intuitive mindset enhances belief in God. However, there is now some mixed evidence on both the effectiveness of manipulations used in these studies and the effect of mindset manipulation on belief in God. Thus, this proposal attempted to replicate one of those experiments (Shenhav, Rand & Greene, 2012) for the first time in a high-powered experiment using an under-represented population (Turkey). In line with the intuitive belief hypothesis, a negative correlation between reflectiveness and religious belief emerged, at least in one of the experimental conditions. In contrast to that hypothesis, however, the results revealed no effect of the cognitive style manipulation on religious belief. Although a self-report measure (Faith in Intuition) provided evidence that the manipulation worked as intended, it did not influence actual performance (Cognitive Reflection Test), suggesting a demand effect problem. Overall, the results failed to provide support for the intuitive belief hypothesis in our non-WEIRD sample, despite generally following the predicted patterns, and suggest that using stronger manipulation techniques are warranted in future studies.
  • Article
    Citation Count: 0
    Çözüm Önerisinin İtici Görülüp Görülmemesi Kürt Sorununu Kabul Etmeyi Etkiliyor mu?
    (2021) Yılmaz, Onurcan; Bayrak, Fatih; Alper, Sinan
    Sonuçları tüm insanları ve çevreyi etkilemesine rağmen bilimsel olarak gerçekliği tespit edilmiş küresel ısınma gibi sorunların varlığı insanların bir kısmı tarafından reddedilmektedir. Bu konudaki alanyazına göre bilimsel sorunların varlığını reddetme ideolojik değerlendirmelerin etkisiyle şekillenebilmektedir. Cambpell ve Kay (2014) tarafından gerçekleştirilen yeni bir araştırmaya göre ise bir sorunun çözümüne yönelik öne sürülen çözüm önerilerinin bireyler tarafından itici olarak görülmesi, o sorunun varlığını reddetmelerinin gerekçesi olabilir. Bu çalışmada küresel ısınma gibi bilimsel gerçeklerin reddedilmesi çerçevesinde yapılan çalışmalarda ortaya çıkan çözüm hoşnutsuzluğu (solution aversion) hipotezi, tanımı ve nasıl çözüleceği Türkiye’de hâlen tartışmalı bir konu olan Kürt sorunu bağlamında ele alınmıştır. Katılımcılara Kürt sorununa yönelik iki farklı çözüm önerisi sunulmuş, ardından Kürt sorununun varlığını kabul etme düzeyleri ölçülmüştür. Analiz sonuçlarına göre itici olarak görülen çözüm önerisine maruz kalmak Kürt sorununun varlığını reddetmeyi etkilememiştir. Ayrıca daha solcu bireylerin Kürt sorununun varlığını daha fazla kabul ettikleri ancak milliyetçilik ve dindarlık düzeylerinin sorunu kabul etme ile ilişkisinin olmadığı görülmüştür. Elde edilen sonuçlar, Kürt sorununun dinamikleri ve ilgili alanyazın çerçevesinde tartışılmış, gelecekte yapılacak bilimsel çalışmalar ve politikalar için öneriler sunulmuştur.
  • Master Thesis
    Bilişsel derin düşünme, yedi aylık bir süre sonrası işbirliği davranışını yorduyor mu?
    (2023) Yılmaz, Onurcan; Yılmaz, Onurcan
    Bu çalışma, Hristiyan inananlar ve inanmayanlar (ateist ve agnostikler) arasında yedi aylık bir sürenin ardından (bilişsel stil ve bilişsel yeteneğin standart ölçümleriyle ölçülen) bilişsel derin düşünmenin grup içi, grup dışı ve anonim ortaklara karşı işbirliği davranışını yordayıp yordamayacağını test etmeyi amaçladı. Talep etkisi (demand effect) gibi ölçüm araçlarının potansiyel karıştırıcı etkilerini önlemek için, bilişsel ölçümlerin (ön test) işbirliği davranışı ölçümleriyle (son test) bağlantısını kesen ön- ve son-test evreleri kullanıldı. Bilişsel derin düşünmenin birden çok bileşeni, bilişsel stil için Bilişsel Performans Testi ve bilişsel yetenek için Raven Progresif Matrisleri dahil olmak üzere çeşitli değerlendirme araçları kullanılarak ölçüldü. İşbirlikçi davranış, iki aşamalı Mahkum İkilemi (Mİ) aracılığıyla ölçüldü; katılımcılar oyunu başlangıçta anonim ortaklarla ve ikinci aşamada iç-grup, dış-grup veya yine anonim bir ortakla oynadılar. Grup kimliği manipülasyonu, katılımcıların gerçek dini kimliklerine dayanıyordu. Adillik hassasiyetlerini ölçmek için Para Tahsis Oyunu (PTO) da kullanıldı. Daha yüksek bilişsel derin düşünmenin (1) daha yüksek anonim işbirliği, (2) PTO'da daha düşük iç-grup yanlılığı ve (3) Mİ'de daha düşük dış-grup ayrımcılığı yordayacağını bekleyen hipotezleri test etmek için doğrulayıcı analizler yapıldı. Ancak sonuçlar hiçbir hipotezi desteklemedi. Bununla birlikte, keşifsel analizler, aktif olarak açık fikirli düşünmenin iç-grup yanlılığını negatif olarak yordadığını ve akıcı zekanın, iç-grup yanlılığını yordamada sıfır toplamlı inançlarla etkileşime girdiğini ortaya koydu. Daha yüksek sıfır toplamlı oyun inançlarına sahip olanlar için; akıcı zeka, iç-grup yanlılığını pozitif olarak yordadı. Ayrıca, analitik bilişsel stil ve toplam derin düşünme skorları, yalnızca inanmayanlar arasında (inananlara kıyasla) tek seferlik anonim işbirliğini pozitif olarak yordadı ve bu, gruplararası epistemik norm farklılıklarına işaret ediyor. Bu bulgular, bilişsel derin düşünmenin işbirlikçi davranış üzerindeki etkisinin bağlamsal ve bireysel faktörlere bağlı olduğunu göstermektedir.
  • Review
    Citation Count: 0
    Wittgenstein’ın Psikoloji Bilimine Dair Görüşlerine Eleştirel Bir Bakış
    (2019) Yılmaz, Onurcan; Alper, Sinan; Yılmaz, Onurcan
    Wittgenstein 20. yüzyılın ilk yarısında Tractatus Logico-Philosophicus adlı yapıtında felsefeninöldüğünü ve felsefede bugüne kadar sorulmuş tüm soruların çözümünü bulduğunu iddia etmiştir.Daha sonraları dünyayı dolaşmış ve özellikle zamanını Kierkegaard ve Nietzsche okuyarakgeçirdikten sonra erken dönemlerinde savunduğu düşüncelerini değiştirmiş ve hem dilfelsefesinde hem de bilim felsefesinde paradigmatik bir değişikliğin ilk zeminini ortayakoymuştur. Sosyal bilimlerin genelinde olduğu gibi psikoloji de bu değişimlerden veWittgenstein’ın felsefesinden paradigmatik düzeyde etkilenmiştir. Bu yazıda genel olarakWittgenstein’ın felsefesinin psikolojiyle ve bugünün sosyal psikolojisiyle olan ilişkisi eleştirelolarak incelenmiştir. Özel olarak ise, Wittgenstein’ın felsefesinin, eleştirel psikoloji akımınınortaya çıkmasına ve ana akım psikolojideki bağlamdan kopuk, birey odaklı yaklaşımlarınirdelenmesine katkı sunduğunu savunuyoruz. Bu argümanı savunmak için ilk olarak psikolojininve özel olarak sosyal psikolojinin kısa bir tarihi verilecektir. Daha sonrasında erken dönem ve geçdönem olarak ayırdığımız iki farklı Wittgenstein portresi anlatılacak ve son olarakWittgenstein’ın çalışmalarının psikolojik çalışmalara olan etkisi tartışılacaktır.
  • Article
    Citation Count: 9
    Do changes in threat salience predict the moral content of sermons? The case of Friday Khutbas in Turkey
    (Wiley, 2020) Yılmaz, Onurcan; Bayrak, Fatih; Us, Elif Öykü; Yilmaz, Onurcan
    We analyzed the content of "Friday Khutbas" delivered in Turkish mosques between January 2001 and December 2018 to test the prediction of moral foundations theory (MFT) literature that threat salience would lead to an increased endorsement of binding moral foundations. As societal-level indicators of threat, we examined (a) historical data on the proportion of terrorism-related news published in a Turkish newspaper, (b) the geopolitical risk score of Turkey as measured by Geopolitical Risk Index, and (c) Google Trends data on the search frequency of words "terror", "terrorism", or "terrorist". To measure the endorsement of moral foundations, we built a Turkish Moral Foundations Dictionary and counted the relative frequency of morality-related words in the khutbas delivered in Istanbul, Turkey. Time series analyses showed that risk salience in a certain month was positively related to endorsement of the loyalty/betrayal foundation in that month's Friday Khutbas. There were mixed results for the other moral foundations.