Mert, NurayKöseoğlu, Sinem2020-07-142020-07-142011https://hdl.handle.net/20.500.12469/3025Birinci Dünya Savaşı sonrasında bağımsızlığını korumaya çalışan Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Soğuk Savaş'ın gereği olarak Batı ve ABD ile işbirliği içerisinde olmuştur. Soğuk Savaş süresince Türkiye, dış politikasını şekillendirirken ulusal güvenliğini koruma içgüdüsüyle hareket etmiş ve Batı ile olan ilişkilerini NATO üyeliği gibi faktörlerle pekiştirmiş, Doğu ile ilişkilerini oldukça mesafeli tutmuştur.Ancak 1960'larda yalnızlığını hisseden Türkiye özellikle 1970'lerde yaşanan petrol krizlerinden sonra uluslararası siyasi problemlerin Türkiye ekonomisini ne kadar derinden etkileyebildiğini, petrol ekonomileriyle ilişkilerinin ise ne kadar zayıf olduğunu görmüştür. Türkiye 1980'lerle beraber dışa açılmaya başlamış ve ilk defa İKÖ ülkeleri ve Türkî Cumhuriyetler ile ekonomik ilişkiler kurmaya başlamıştır. 1991'de Soğuk Savaş'ın sona ermesi ise uluslararası sisteme ait tüm dengeler değişmiştir. Amerikan ekonomisinin zirvesini yaşadığı 1990'larda uluslararası ticaret artmış, uluslararası kurumların etki alanları daha da genişlemiştir.2003 yılında ABD Başkanı G. W. Bush'un Irak'ı işgali ile taşlar tekrar yerinden oynamıştır. Ortadoğu'da özellikle Birinci Körfez Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan bölgesel boşluk, Irak işgaliyle beraber kendini daha fazla göstermiştir.Türkiye uluslararası dengelerin değiştiği ve güç boşluklarının oluştuğu böyle bir dönemde, Ortadoğu ve çevresinde, özellikle 2002'de AK Parti'nin iktidara gelişiyle daha belirgin bir söylemle ortaya konan aktif bir dış politika izlemeye başlamıştır. Bölgede `kendine güvenen, düzen kurucu, barış yapıcı' bir rol benimseyen Türkiye bölgesel bir güçten, büyük bir güce dönüşmeye çalışmaktadır.Bu çalışma Türkiye'nin özellikle AK Parti döneminde kavramsal çerçevesini bulan, Ortadoğu'ya yönelik politikalarını karşılıklı bağımlılık ve yumuşak güç kavramları ile irdelemeye, bunların ekonomik yansımalarını ve Arap kamuoyu nezdinde bulduğu yansımaları aktarmaya çalışmaktadır.while by instinct, Turkey had tried to protect her national security and improved relations with the West via NATO membership, she avoided from the East.However Turkey who discovered the isolation she was boxed in during 1960?s, especially after the oil crisis during the 70?s, realized how sensitive the Turkish economy was to the international political and economic influences, and how weak her relations were with the oil economies. As Turkey began to liberalize during 80?s, she established contacts with OIC countries and Turkic Republics. After the Cold War ended in 1991, balance of international system has radically changed. International trade increased and international organizations gained more influence during 90?s, when the US economy climaxed.As G.W. Bush, the US President, invaded Iraq in 2003, system stones prolapsed again. The power vacuum preceded by the Gulf War I, became clearer as Iraq was invaded.Turkey has begun to follow a more active foreign policy, which became a pronounced discourse by AK Party?s arrival in power, in the Middle East and the environs, where the international and regional system have changed and power has vacuumed. Anyhow Turkey is trying to transform nowadays, from a regional power to a great power by adopting a role for herself as a `self-confident peace maker to bring order to the region?.This study aims to explicate the new Turkish Foreign Policy conceptualized during AK Party government, via mutual interdependence and soft power notions, and their economic reflections and public perceptions in the Arab world.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessAK PartiTürk Dış PolitikasıKarşılıklı BağımlılıkEkonomik İlişkilerYumuşak GüçKomşularla Sıfır Sorun PolitikasıDemokrasiAK PartyTurkish Foreign PolicyMutual InterdependenceEconomic RelationsSoft PowerZero Problem Policy with NeighborsDemocracyAk Parti Döneminde Türkiye'nin Ortadoğu Politikaları; Ekonomik ve Kamuoyu YansımalarıMaster Thesis277350