Bayrakdar, DenizSezgin, Gözde2022-07-062022-07-062022-02https://hdl.handle.net/20.500.12469/4339In this thesis, I study the films of the Belgian female director Chantal Akerman, with a focus on her 1978 film, Les Rendez-vous d’Anna. As one of the most influential, avantgarde auteurs in European Cinema, Chantal Akerman uses epistolarity (Naficy 2001) as the basis of her narrative, traversing the past and present through dark transitional spaces such as stations, hotel rooms, in scenes of loneliness and isolation, in the mother-daughter relationship, keeping her Jewish and queer identity as the basis of her film. I use qualitative analysis method and analyse the film based on Hamid Naficy’s discussion of epistolarity in An Accented Cinema: Exilic and Diasporic Filmmaking (2001), and other works focusing on the epistolary form (Kauffman 1986) and forms of address (Margulies 1996). Chantal Akerman is doing a mapping of World War II, and she portrays scenes from the traumatic past of Europe and focuses her work on personal stories from the aftermath of World War II. She uses epistolarity as an innovative way in her narrative, which combines the plots through a palimpsestic structure among the characters in the film. The monologues in the film replace the function of letters, while their confessional tone increases the epistolary effect. There are different epistolary media tools in the film and especially the use of telephones and the presence of answering machine within the narration bring this film closer to the telephonic epistles Hamid Naficy mentions (Naficy 2001, 101). The transitional spaces (Naficy 2001) and vehicles existing both in the image and soundtrack layers contribute to the film’s exilic and accented character.Bu tez çalışmasında Belçikalı kadın yönetmen Chantal Akerman'ın sineması 1978 tarihli filmi Anna'nın Buluşmaları üzerinden incelenmektedir. Çalışmada niteliksel analiz yöntemi kullanılmaktadır ve film Hamid Naficy'nin An Accented Cinema: Exilic and Diasporic Filmmaking (2001) kitabındaki mektupsallık tartışması ve mektupsallık üzerine diğer çalışmalar (Kauffman 1986, Margulies 1996) temel alınarak analiz edilmektedir. Avrupa Sineması'nın en etkili ve avangard auteurlerinden biri olan Chantal Akerman istasyonlar, otel odaları gibi karanlık geçiş alanları aracılığıyla geçmişi ve bugünü kateden filmde, mektupsallığı (Naficy 2001) anlatı sisteminin temeli olarak kullanmakta; yalnızlık, izolasyon ve anne-kız ilişkisini konu alırken Yahudi ve queer kimliği filminin kökeninde tutmaktadır. Chantal Akerman filmde 2. Dünya Savaşı'nın topografyasını kurar ve Avrupa'nın travmatik geçmişini resmederken savaş sonrasındaki kişisel hikayelere odaklanır. Filmde mektupsallık, karakterler arasındaki olay örgülerini palimpsestik bir yapı olarak birleştiren yenilikçi bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Filmdeki monologlar mektup yerine geçmektedir ve monologların itirafa dayalı olması filmin mektupsallık etkisini arttırmaktadır. Filmde farklı mektupsal medya araçları kullanılmaktadır ve anlatımda özellikle telefon kullanımının ve telesekreterin bulunması filmi Hamid Naficy'nin bahsettiği telefonik mektup türündeki filmlere yakınlaştırmaktadır (Naficy 2001, 101). Geçiş mekanları (Naficy 2001) ve vasıtalarının hem görsel hem işitsel varlığı filmin sürgünsel ve aksanlı karakterine katkıda bulunmaktadır.eninfo:eu-repo/semantics/openAccessChantal AkermanFemale directorsMother-daughter relationshipQueer filmsEpistolarityTraversing Epistolarity in Chantal Akerman's Les Rendez-Vous D'anna (1978)Master Thesis719093