TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://gcris.khas.edu.tr/handle/20.500.12469/4467
Browse
Recent Submissions
Article Citation Count: 0ÇSY PERFORMANSI VE KURUMSAL TEMERRÜT RISKI: ÜLKELERIN HISSEDAR KORUMA DÜZEYLERI BU İLIŞKIYI ETKILER(2024) Erdoğan, Seda BilyayBu makale çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (ÇSY) performansı ile firma temerrüt riski arasındaki ilişkiyi incelemektedir. 21 ülkede yer alan 1,094 finansal olmayan firmadan alınan 9,522 firma yılı gözlemini içeren bir panel veri setini kullanarak, daha güçlü ÇSY performansına sahip olan firmaların daha düşük firma temerrüt riskine sahi olma eğiliminde olduklarını ampirik olarak göstermekteyiz. ÇSY skorunun üç ayrı bölümünden çevresel ve sosyal skorlar bu anlamlı ilişkiye katkıda bulunmaktadır. Çalışmamız, ÇSY puanının on alt kategorisi içinde emisyonlar, kaynak kullanımı, ürün sorumluluğu, insan hakları, işgücü ve kurumsal sosyal sorumluluk stratejisinin firma temerrüt riskini önemli ölçüde azalttığına dair yeni kanıtlar sunmaktadır. Ayrıca, ülkelerin hissedarlarını koruma seviyesi, ÇSY performansı ile temerrüt riski arasındaki bağlantıda moderatör rolü üstlenir; öyle ki, ÇSY performansının temerrüt riski üzerindeki azaltıcı etkisi, daha yüksek hissedar korumasına sahip ülkelerde bulunan firmalar için daha düşüktür. Dolayısıyla, eğer ülkelerin hissedar koruma seviyeleri yüksekse, daha güçlü ÇSY performansı firma temerrüt riskini hissedar koruma seviyeleri düşük olan ülkelere göre daha az miktarda azaltacaktır. Alternatif değişken ölçümleri ve içsellik sorunlarını da yakalayan alternatif metodolojiler kullanıldığında da bulgularımızın sağlam olduğu gözlemlenmektedir.Research Project Citation Count: 0Glikolitik Enzimlerde Türe Özgü Allosterik Inhibisyon Bölgelerinin Belirlenmesi ve Ilaç Tasarımında Kullanımı(2022) Akdoğan, Ebru Demet; Sesal, Nüzhet Cenk; Levitas, Ayşe Özge Kürkçüoğlu; Çeliker, Serkan; Ayyıldız, Merve; Türkmenoğlu, İpek; İnan, TuğçeParazitik ve bakteriyel/dirençli bakteriyel hastalıklardan kaynaklanan ölümler insanlığın en önemli sağlık sorunlarından biri olmuştur. Bu tür hastalıkların tedavisi için türe özgü ilaçların geliştirilmesi ciddi bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Türe özgü ilaçlar, hastalığa sebep olan organizmayı hedefleyerek, organizmanın hayati açıdan kritik bir enzimini hedef alacak şekilde geliştirilir. Bundan dolayı, bu projede hedef alınan enzimler glikolitik yolakta görev yapan on adet enzim arasından seçilmiştir. Glükozdan enerji elde edilmesi, bir organizma için yaşamsal değeri en yüksek kimyasal tepkimeler dizisidir. Neredeyse tüm canlılarda bulunan ve aynı şekilde çalıştığı için evrensel kabul edilen bu enzimlerin insanda da bulunması, geliştirilecek ilacın seçicilik özelliğinin yüksek, yani türe özgü olmasını zorunlu kılar. Bu nedenle, seçilen hedef enzimlerde insan ve bakteri/parazitleri birbirinden ayıran seçiciliği yüksek inhibisyon bölgeleri ortaya çıkartılmıştır. Bu bölgeler aynı zamanda allosterik özelliklere sahiptir ve evrimsel açıdan mütasyona yatkın olduklarından, türler arası farklılıkların kolaylıkla ortaya çıkartılmasını sağlar. Diğer taraftan, allosterik bölgeleri hedef alarak geliştirilen inhibitörler ilaç keşfi çalışmalarındaki en yeni yaklaşımlardan biridir. Diğer bir deyişle, enzimlerin aktif bölgeleri yerine, aktif bölge üzerine uzaktan etki yaratabilen allosterik inhibitörlerin tasarlanmasıdır. Allosterik inhibitörlerin yüksek seçiciliklerinin yanı sıra, en önemli özellikleri arasında, düşük yan etki ve düşük toksisite yer almaktadır. Glikolitik yolaktaki üç allosterik enzim, fosfofrüktokinaz, gliseraldehit 3-fosfat dehidrojenaz ve pirüvat kinaz bu proje için seçilmiştir. İlk aşamada, in silico yöntemlerle ilacın hedef alacağı allosterik özelliğe sahip bölgeler, katalitik bölge dışında kalan, konak organizmanınkiyle (insan) yapısal ya da amino asit farklılıklar gösterenler arasından belirlenmiştir. Sanal tarama ve mevcut ilaçların yeniden konumlandırma çalışmaları bu seçilen bölgelere yapılmıştır. Taramalar sonucunda, istenilen türün (bakteri/parazit) enzimine insanınkinden daha kuvvetli bağlanan moleküller belirlenmiştir. Allosterik ve katalitik bölgeler arası sinyalleşme mekanizmalarının ve belirlenen ilaç moleküllerinin bağlandıktan sonra enzim dinamiğine olan etkilerinin incelenmesi için bir dizi Moleküler Dinamik simülasyonları gerçekleştirilmiştir. Önerilen allosterik bölgenin, bilinen allosterik bölgeden çok daha etkili olduğu yapılan tüm in silico çalışmalarda gösterilmiştir. Son olarak, in siliko çalışmalarda ön plana çıkan ilaç moleküllerinin in vitro enzim aktivite testleri yapılmış ve çok sayıda etkili molekül tespit edilmiştir. Bundan sonraki aşamada farklı bir proje kapsamında bu moleküllerin hayvan deneylerinin yapılması planlanmaktadır.Article Citation Count: 0Aluminum Accumulation in Treatment Using Submerged Membrane Electro-Bioreactor of Young Landfill Leachate: Statistical Analysis(2020) Bilgili, Mehmet; Çavdaroğlu, Nur Ayvaz; Akkaya, Gülizar KurtoğluHerein, landfill leachate containing high amount of organic matter, which is quite difficult to treat, was first treatedusing the new submerged membrane electro-bioreactor (SMEBR) system. Aluminum (Al) electrode was used for thetreatment of leachate in the SMEBR and Al accumulation was detected. This study aims to examine Al accumulation inthe treatment of leachate with high organic content in the SMEBR system. The Al values obtained were plotted on agraph using MS Excel, and Mann–Whitney U test was used to determine whether there is a statistical difference betweenthe observed Al values. Also, correlations between Al accumulations and conductivity and TOC in SMEBR and SMBRwere evaluated. Resultantly, it was found that relationship between Al and conductivity is very weak, correlationbetween Al and TOC% is a weak-moderate, the Al accumulation in the SEMBR has a linear relationship with time andthere is a very strong correlation between the two variables (R2= 0.7591). Its correlation with time in the SMBR ismoderate (R2= 0.3316). MS Excel 2016 and Minitab 16.0 programs were utilized in the statistical analyses.Article Citation Count: 10Fınansal Başarısızlığı Belırleyen Etkenler: Türkıye İmalat Sektörü Örneğı(2018) Ertan, Arhan S.; Ersan, ÖmerBu çalışma 2000–2014 yılları arasında Borsa İstanbul’da işlem görmüş olan 208 imalat sektörü işletmesiiçin finansal başarısızlık riski üzerinde etkili olan faktörleri belirlemeyi amaçlamaktadır. Analizlerdeişletmelere özgü finansal oranlar ve kurumsal yönetim ile ilgili değişkenlere ek olarak finansalpiyasalar, makroekonomi ve küresel ekonomi ile ilgili göstergeler de göz önüne alınmıştır. Ampiriktahmin yöntemleri olarak yarı parametrik (Cox orantılı riskler) ve parametrik (panel probit, panellogit, tamamlayıcı log-log, log-logistic) sağ kalım ve panel rastsal etkiler yöntemleri kullanılmıştır.Bulgulara göre Cox orantılı riskler yöntemi, işlem karakteristiği eğrileri, başarı ve hata (tip-1 ve tip-2)oranları açısından kıyaslanan yöntemler arasında en yüksek başarıyı elde etmiştir.Article Citation Count: 0Kurumsal Karbon Emisyonları Mali Kısıtlamaları Etkiler Mi? Gelişmiş Piyasalardan Kanıtlar(2024) Erdoğan, Seda BilyayBu çalışma kapsamında, karbon emisyonları ile finansal kısıtlamalar arasındaki ilişki ve farklı sahiplik özelliklerinin bu ilişkiyi nasıl etkilediği incelenmektedir. Analizlerde kullanılan örneklem 24 gelişmiş ülkede bulunan 2632 şirketten 2002 ile 2022 yılları arası için toplanan 20,774 şirket-yıl gözlemden oluşmaktadır. Sabit etkiler içeren panel veri tahmin metodolojisini kullanarak yaptığımız analizler, bir firmanın karbon emisyonları ile finansal kısıtları arasında anlamlı ve pozitif ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Sonuçlar, daha yüksek karbon emisyonlarına sahip firmaların daha büyük finansal kısıtlar yaşama olasılığının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Ayrıca, farklı mülkiyet özelliklerinin de aracı değişken etkisine dair yeni kanıtlar sunmaktayız: Karbon emisyonlarının finansal kısıtlar üzerindeki pozitif etkisinin, daha fazla kurumsal ve daha fazla yabancı mülkiyete sahip firmalar için daha yüksek olduğunu göstermekteyiz. Buna karşılık, karbon emisyonlarının finansal kısıtlar üzerindeki pozitif etkisinin, daha yüksek devlet mülkiyetine sahip şirketler için daha düşük olduğunu gözlemlenmiştir. Genel olarak, bulgularımız çevresel performansın firmaların finansal kısıtlarını etkileyen önemli bir faktör olduğunu ve firmanın mülkiyet yapısının bu etkide aracı değişken rolü oynadığını göstermektedir.Article Citation Count: 0Sürgünden İtlafa, “mahallinde Öldürmeden” Ötanaziye: Hayırsızada Vâkâsının Ardından İstanbul’da Sokak Köpekleri(2024) Yıldırım, MineBu yazıda, 1910 yılında 80 bine yakın sokak köpeğinin sürgün edilerek ölüme terk edilmesiyle sonuçlanan Hayırsızada Vâkâsının ardından, Cumhuriyetin ilk yüzyılı boyunca Türkiye’de sokakta köpeklerine yönelik muamelenin seyrine odaklanıyorum. Ve bu seyri, birbirini besleyerek gelişen iki ilişki, söylem ve pratikler kümelenmesinin tarihi olarak okuyabileceğimizi savunuyorum: Sokak köpeklerine yönelik şiddetin ve ihtimamın. Sokakta yaşayan hayvanların yaşamını kuşatan bu ikili ilişkinin birbirine dolanık söylemlerine, birbirini kurup şekillendiren yönelimlerine, çatışmalarına, çoklu dinamiklerine, aktörlerine, mekânlarına ve gündelik pratiklerine odaklanıyorum. “Köpeksizleştirme siyaseti” olarak adlandırdığım bu ikili ilişkinin, Hayırsızada Vâkâsının ardından seyrini, ikili bir izlekle açığa çıkarmayı hedefliyorum: İzleklerden ilki, siyasal iktidar ve kamu otoritesinin hayvanları birer denetim ve disiplin nesnesine, asayiş ve kamu düzenini bozan unsurlara, hastalık taşıyıcı vektörlere dönüştürmesinden bazı kesitlere odaklanıyor. Bu anlayışla örgütlenen kitlesel öldürme, sürgün ve tecrit pratiklerini, usullerini, mekanlarını ve yöntem arayışlarını takip ediyor. Diğer izlek ise, sokak köpeklerine yönelik şiddete, onların yerinden edilmesine, tehcir ve tecrit edilmesine, sürgünde, mahallinde ya da barınak adı verilen tecrit mekânlarında öldürülmelerine karşı, örtük ama kuvvetli bir güç olarak varlığını sürdüren, hayvanlara yönelik merhamet, koruma ve ihtimam söylemlerinin seyrini ortaya koyuyor. Şiddet ile ihtimamın bir aradalığı ışığında, Himaye-i Hayvanat Cemiyetinin yüzyıl önce geliştirdiği ve günümüz Türkiye’sinde maalesef yeniden gündemde olan hayvanlara ötenazi, “iyi ölüm”, hayvanları “fenni yöntemlerle öldürme” söylemlerini inceliyorum.Review Citation Count: 0Oyunlaştırılmış Öğrenme Ortamlarının Kişiselleştirilmesi Üzerine Bir Derleme*(2024) Şevk, Kübra Ertan; Kocadere, Selay ArkünBu çalışma kişiselleştirilmiş oyunlaştırmanın eğitsel bağlamlardaki kullanımını, özellikle de oyunlaştırmanın farklı öğrenen ihtiyaçlarına yönelik uyarlanmasındaki yaklaşımlar açısından incelemektedir. Çalışma bu bağlamda kullanılan uyarlanmış, uyarlanabilir, kişiselleştirilmiş ve özelleştirilmiş oyunlaştırma terimlerini inceleyerek bu terimlere ilişkin tanımlar ortaya koymuştur. Kişiselleştirilmiş oyunlaştırma, oyunlaştırma sürecindeki herhangi bir değişikliği tanımlayan şemsiye kavramdır. Uyarlanmış oyunlaştırma, uygulamanın başlangıcında yapılan değişikliklerdir. Uyarlanabilir oyunlaştırma, sistem tarafından uygulama sırasında dinamik olarak yapılan değişikliklerdir. Özelleştirme, oyunlaştırma sürecinde kullanıcı/öğrenci tarafından yapılan değişiklikleri ifade eder. Uyarlanmış oyunlaştırma çalışmaları dört başlıkta incelenmiştir: uyarlama kriterleri, uyarlama süreci, uyarlama verisi ve uyarlama müdahalesi. Uyarlama kriterleri, oyuncu tipleri, kişilik modelleri, öğrenme stilleri ve karma profilleri içermektedir. Uyarlama süreci, kullanıcı-kontrollü ve sistem-kontrollü uyarlamayı içerir. Kullanıcı-kontrollü uyarlama, özelleştirmeyi ifade etmekte, sistem-kontrollü uyarlama ise statik uyarlama, dinamik uyarlama ve bu ikisinin kombinasyonu olan dinamik+statik uyarlama altında incelenmektedir. Uyarlama verileri, açık ve dolaylı bilgi toplama yöntemleri olarak iki kategoriye ayrılmaktadır. Son olarak, öneriler ve oyun bileşen ve mekaniklerinin uyarlanması, uyarlama müdahalesi altında ele alınmıştır. Çalışma, Bartle, Hexad ve BrainHex gibi oyuncu tiplerinin ve Beş Faktör ve Myers-Briggs gibi kişilik modellerinin uyarlama çalışmalarında sıklıkla kullanıldığını göstermektedir. Çalışma ayrıca mevcut çerçevelerdeki sınırlılıkları, oyunlaştırmanın nasıl uyarlanacağını gösteren standartlaştırılmış modellerin önemini ve uyarlamanın otomatikleştirilmesi ve sürdürülebilir olması için oyunlaştırma analitiğinin entegrasyonunu vurgulamaktadır.Article Üretim ve İş Sırlarının İfşası Suretiyle İşçinin İradi Rekabet Etmeme Yükümlülüğü(2024) Kulaç, Cansuİşçinin rekabet etmeme yükümlülüğü işveren açısından büyük önem taşır. Çalıştığı pozisyon sebebiyle iş sırrı niteliğinde bilgiler edinen ya da müşteri çevresini öğrenen işçinin, işverene rakip olmaya başlaması işverenin ekonomik menfaatleriyle bağdaşmayacaktır. Bu sebepledir ki hizmet sözleşmesi bittikten sonra dahi işveren tarafından, işçinin rekabet etmeme yükümlülüğü altına girmesi istenmektedir. İşçi ile işveren arasında akdedilen rekabet yasağı sözleşmesi ile rekabet etmeme yükümlülüğünün, hizmet sözleşmesi bittikten sonra da devam etmesi mümkündür. Ancak bu sözleşme tek başına sır saklama yükümlülüğünün de devam edeceği anlamına gelmez. Bu nedenle sözleşmeye sır tutma kaydının eklenmesi ya da ayrıca sır saklama sözleşmesinin yapılması gerekmektedir. İşçi ancak bu şekilde hizmet sözleşmesi sona ermesine rağmen sır saklama yükümlülüğü altına girer. Üretim ve iş sırlarını saklama yükümlülüğü olan işçinin bunları ifşa etmesi halinde ise sözleşme kapsamında ya da haksız rekabet hukuku çerçevesinde sorumluluğu gündeme gelecektir.Article Sürgünden İtlafa, “mahallinde Öldürmeden” Ötanaziye: Hayırsızada Vâkâsının Ardından İstanbul’da Sokak Köpekleri(2024) Yıldırım, MineBu yazıda, 1910 yılında 80 bine yakın sokak köpeğinin sürgün edilerek ölüme terk edilmesiyle sonuçlanan Hayırsızada Vâkâsının ardından, Cumhuriyetin ilk yüzyılı boyunca Türkiye’de sokakta köpeklerine yönelik muamelenin seyrine odaklanıyorum. Ve bu seyri, birbirini besleyerek gelişen iki ilişki, söylem ve pratikler kümelenmesinin tarihi olarak okuyabileceğimizi savunuyorum: Sokak köpeklerine yönelik şiddetin ve ihtimamın. Sokakta yaşayan hayvanların yaşamını kuşatan bu ikili ilişkinin birbirine dolanık söylemlerine, birbirini kurup şekillendiren yönelimlerine, çatışmalarına, çoklu dinamiklerine, aktörlerine, mekânlarına ve gündelik pratiklerine odaklanıyorum. “Köpeksizleştirme siyaseti” olarak adlandırdığım bu ikili ilişkinin, Hayırsızada Vâkâsının ardından seyrini, ikili bir izlekle açığa çıkarmayı hedefliyorum: İzleklerden ilki, siyasal iktidar ve kamu otoritesinin hayvanları birer denetim ve disiplin nesnesine, asayiş ve kamu düzenini bozan unsurlara, hastalık taşıyıcı vektörlere dönüştürmesinden bazı kesitlere odaklanıyor. Bu anlayışla örgütlenen kitlesel öldürme, sürgün ve tecrit pratiklerini, usullerini, mekanlarını ve yöntem arayışlarını takip ediyor. Diğer izlek ise, sokak köpeklerine yönelik şiddete, onların yerinden edilmesine, tehcir ve tecrit edilmesine, sürgünde, mahallinde ya da barınak adı verilen tecrit mekânlarında öldürülmelerine karşı, örtük ama kuvvetli bir güç olarak varlığını sürdüren, hayvanlara yönelik merhamet, koruma ve ihtimam söylemlerinin seyrini ortaya koyuyor. Şiddet ile ihtimamın bir aradalığı ışığında, Himaye-i Hayvanat Cemiyetinin yüzyıl önce geliştirdiği ve günümüz Türkiye’sinde maalesef yeniden gündemde olan hayvanlara ötenazi, “iyi ölüm”, hayvanları “fenni yöntemlerle öldürme” söylemlerini inceliyorum.Article Kurumsal Karbon Emisyonları Mali Kısıtlamaları Etkiler Mi? Gelişmiş Piyasalardan Kanıtlar(2024) Erdoğan, Seda BilyayBu çalışma kapsamında, karbon emisyonları ile finansal kısıtlamalar arasındaki ilişki ve farklı sahiplik özelliklerinin bu ilişkiyi nasıl etkilediği incelenmektedir. Analizlerde kullanılan örneklem 24 gelişmiş ülkede bulunan 2632 şirketten 2002 ile 2022 yılları arası için toplanan 20,774 şirket-yıl gözlemden oluşmaktadır. Sabit etkiler içeren panel veri tahmin metodolojisini kullanarak yaptığımız analizler, bir firmanın karbon emisyonları ile finansal kısıtları arasında anlamlı ve pozitif ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Sonuçlar, daha yüksek karbon emisyonlarına sahip firmaların daha büyük finansal kısıtlar yaşama olasılığının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Ayrıca, farklı mülkiyet özelliklerinin de aracı değişken etkisine dair yeni kanıtlar sunmaktayız: Karbon emisyonlarının finansal kısıtlar üzerindeki pozitif etkisinin, daha fazla kurumsal ve daha fazla yabancı mülkiyete sahip firmalar için daha yüksek olduğunu göstermekteyiz. Buna karşılık, karbon emisyonlarının finansal kısıtlar üzerindeki pozitif etkisinin, daha yüksek devlet mülkiyetine sahip şirketler için daha düşük olduğunu gözlemlenmiştir. Genel olarak, bulgularımız çevresel performansın firmaların finansal kısıtlarını etkileyen önemli bir faktör olduğunu ve firmanın mülkiyet yapısının bu etkide aracı değişken rolü oynadığını göstermektedir.Article Quo Vadis, Turkish Ir? Mapping Turkish Ir’s Footsteps Within the Global(2023) Karamık, İrem; Emirhan, ErmanThe International Relations (IR) discipline is ascendant because of the theoretical and methodological divisions and controversies within. As it is mostly placed in the Non-Western IR category, Turkish IR is an interesting case in that it reveals the temporal changes of theoretical debates in IR and their local resonance from the purview of a geography that is jammed between the West and the rest. For this reason, this paper examines the literature on the Turkish School of IR (if there is any) and draws some conclusions regarding its current state. This research first utilizes the Teaching, Research, and International Policy (TRIP) surveys conducted by the International Relations Council of Turkey (IRCT) between 2007 and 2018. More extensively, the top 20 journals categorized under Google Scholar’s “Diplomacy and International Relations” list are coded based on their titles containing “Turkey.” Articles from the 1922–2021 period are then analyzed considering their authors, abstracts, and keywords. From this analysis, the study finds that studies focusing on Turkey have improved over the years, although there is a need for more theoretical and methodological advancements. As a “peripheral” country in IR, Turkey is still a subject of study by the “center” countries.Article Citation Count: 0List Coloring Based Algorithm for the Futoshiki Puzzle(Ramazan Yaman, 2024) Şen, Banu Baklan; Diner, Oznur YaşarGiven a graph G=(V, E) and a list of available colors L(v) for each vertex v\\in V, where L(v) \\subseteq {1, 2, ..., k}, List k-Coloring refers to the problem of assigning colors to the vertices of $G$ so that each vertex receives a color from its own list and no two neighboring vertices receive the same color. The decision version of the problem, List k-Coloring, is NP-complete even for bipartite graphs. As an application of list coloring problem we are interested in the Futoshiki Problem. Futoshiki is an NP-complete Latin Square Completion Type Puzzle. Considering Futoshiki puzzle as a constraint satisfaction problem, we first give a list coloring based algorithm for it which is efficient for small boards of fixed size. To thoroughly investigate the efficiency of our algorithm in comparison with a proposed backtracking-based algorithm, we conducted a substantial number of computational experiments at different difficulty levels, considering varying numbers of inequality constraints and given values. Our results from the extensive range of experiments indicate that the list coloring-based algorithm is much more efficient.Article Citation Count: 0Modeling the Dependency Structure Between Quality Characteristics in Multi-Stage Manufacturing Processes With Copula Functions(Ramazan Yaman, 2024) Toktaş, Pelin; Gebizlioğlu, Ömer LütfiThis study is about multi-stage manufacturing processes and their control by statistical process control modeling. There are two kinds of dependence structures in a multi-stage manufacturing process: one is the dependence between the stages of the process, and the other is the dependence between the concerned quality characteristics. This study employs state-space models to demonstrate the dependency structure between the process stages and uses the Kalman filter method to estimate the states of the processes. In this setup, copula modeling is proposed to determine the dependence structure between the quality characteristics of interest. A simulation study is conducted to assess the model's accuracy. As a result, it was found that the model gives highly accurate predictions according to the mean absolute percentage error (MAPE) criteria (<10%).Article Citation Count: 0Dikkat Kontrolü Ölçeği – Türkçe Versiyonu: Psikometrik Özellikleri, Faktör Yapısı ve Yönetici Dikkatin Davranışsal Ölçümleriyle Kıyaslanması(2024) Altan-atalay, Ayşe; Cinli, Dilem; Aksungur, Sebla Umay; Türkakın, EsinDikkat kontrolü, dikkat kaynaklarını esnek bir şekilde gönüllü olarak kontrol etme kapasitesini ifade eder. Dikkat kontrolünün öz-düzenleme, duygu düzenleme ve hazzı erteleme kapasitesinin yanı sıra psikolojik sıkıntı belirtilerinde temel bir rol oynadığı bildirilmiştir. Dikkat Kontrolü Ölçeği (DKÖ), değiştirme ve odaklanma boyutlarına bağlı olarak algılanan dikkat kontrolünü ölçmek üzere geliştirilmiştir. Mevcut çalışma DKÖ'nün Türkçe versiyonunu uyarlamayı ve psikometrik özelliklerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışma 1, 18 ve 68 yaşları arasındaki bir grup Türk bireyde (N = 428, 306 kadın) DKÖ’nün Türkçe versiyonunun psikometrik özelliklerini keşfetmeyi amaçlamış ve toplam 17 maddeden oluşan DKÖ’nün iki faktörlü yapısını desteklemiştir. Sonuçlar, değiştirme, odaklanma ve toplam DKÖ’nün yeterli iç tutarlılık, test-tekrar test güvenilirliği ve kaygı, depresyon ve tekrarlayıcı olumsuz düşünce ölçekleriyle yakınsak geçerlilik puanları gösterdiğini ve uygun psikometrik özelliklere işaret ettiğini desteklemiştir. Çalışma 2'de (N = 97, 65 kadın), DKÖ’nün davranışsal dikkat kontrolü ölçümleriyle ilişkisi incelenmiştir ve DKÖ’nün öz-bildirim ölçümleri ile davranışsal ölçümleri arasında anlamlı ilişkiler olmadığı görülmüştür. DKÖ, bireyin gerçek dikkat kontrolü kapasitesini göstermekten ziyade bireyin kendi dikkat kontrolü kapasitesini nasıl algıladığının bir göstergesi olma eğilimi göstermektedir. Sonuçlar bir bütün olarak ele alındığında, DKÖ’nün Türkçe formunun, değiştirme ve odaklanma boyutlarına bağlı olarak algılanan dikkat kontrolü kapasitesinin değerlendirilmesinde kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğunu göstermektedir.Publication Citation Count: 0Etik Kurallara Uygun: Sorumlu Yapay Zeka ve Müzik Endüstrisi(2024) Oğul, SertaçBu çalışma, müzik endüstrisinde yapay zeka etik sorunlarına dair bir tartışmayı başlatarak, OECD yapay zeka İlkeleri çerçevesinde dokuz etik ifadeyi analiz etmektedir. Çalışma, bu yönergeler içinde şeffaflık, insan-merkezli değerler, adalet ve gizlilik konularında artan bir vurgu tespit etmektedir. Yapay zeka tarafından yönlendirilen müzik sistemlerine güven oluşturmak için şeffaflığın önemli olduğu kabul edilirken, insan değerlerinin korunması ve insan ve yapay zeka tarafından üretilen eserler arasındaki ayrım önemli konular olarak ortaya çıkmaktadır. Makale, müzik endüstrisinde üretken yapay zeka sistemlerinin çevresel etkilerini ele almadaki bir boşluğa dikkat çekmektedir. Ortaya çıkan zorlukları ele almak için sürekli araştırma ve diyalog çağrısında bulunarak, yapay zekanın dönüştürücü potansiyelini yönlendirirken müzik yaratımında etik değerleri korumak için çok taraflı işbirliğini vurgulamaktadır.Article Citation Count: 0Kurumsal Kredi Riski Değerlendirmesinde Önemli Zorluklar: Bir Vaka Çalışması(2024) Hajjaouı, BtissamBu makale, müşterinin temerrüde düşüp düşmediğini gösteren değişkeni tahmin ederek kurumsal kredi riskini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla kullanılan veri seti, Türkiye'de finans sektörünün önde gelen kuruluşlarından birinden temin edilmiştir. Genel olarak başvuru sahibinin verileri, kurumsal veriler, hissedar verileri ve başvuru sahibinin alacaklının kurumundaki kredi geçmişine atıfta bulunan 401 değişkenden oluşur. Diğerlerinden girdi değişkenlerini belirleyerek ve ardından bu girdileri inceleyerek güçlü bir şekilde ilişkili değişkenleri ve neredeyse tamamen eksik veya sıfır değerlerden oluşan değişkenleri kullanmaktan kaçınarak bu çok sayıda değişkeni azaltırız. Veri kümesindeki birçok değişkenin çok fazla eksik girişi vardır, ancak bunun haklı sebepleri vardır. Bu sorunu çözmek için, hangi değişken grubunun hangi müşteriyle ilişkili olduğunu yansıtan yedi alt küme oluşturduk. Veri seti dengesiz, yaklaşık %96 temerrüt dışı örneklerden ve onaylanmış krediler arasında yalnızca yaklaşık %4 temerrüt örneklerinden oluşuyor. Bu yazıda, eğitim setlerindeki örnekleri dengelemek için üç örnekleme tekniği kullanıyoruz; alt örnekleme, yüksek örnekleme ve sentetik azınlık yüksek örnekleme tekniği ve altı sınıflandırıcı uyguluyoruz; Rastgele Orman, Naif Bayes, Lojistik Regresyon, Destek Vektör Makinesi, Karar Ağacı ve K-En Yakın Komşu. Bu tekniklerin performansını ölçmek için, sırasıyla çoğunluk sınıfı ve azınlık sınıfının ne kadar iyi tahmin edildiğini ölçmek için duyarlılık ve özgüllük kullanırız. Sonuç olarak, eş zamanlı olarak %50'den fazla duyarlılık ve özgüllük elde ettik; burada alt örnekleme tekniği azınlık sınıfı için en iyi örnekleme tekniğiydi ve sentetik azınlık yüksek örnekleme tekniği ve yüksek örnekleme çoğunluk sınıfı için daha iyi performans gösterdi.Article Citation Count: 0Protein Homology Modeling in the Low Sequence Similarity Regime(2024) Essız, SebnemPredicting the 3-D structure of a protein from its sequence based on a template protein structure is still one of the most exact modeling techniques present today. However, template-based modeling is heavily dependent on the selection of a single template structure and the sequence alignment between target and template. Mainly when the target and template sequence identity is low, the error from the alignment introduces larger errors to the model structure. An iterative method to correct such alignment mistakes is used in this study with a benchmark set from CASP in the extremely low sequence-identity regime. This is a protocol developed and tested before and it evaluates the alignment quality by building rough 3-D models for each alignment. Then by using a genetic algorithm it iteratively creates a new set of alignments. Since the method evaluates models, not sequence alignments, structural features are automatically incorporated into the alignment protocol. In the current study, models from structural alignment have been built by Modeller program to show the maximum possible quality of the model that can be obtained from that template structure with the iterative modeling protocol. Then the results and correctly aligned segments from the iterative modeling protocol are analyzed. Finally, it has been shown that if a good local fragment assessment scoring function is developed, the correctly aligned segments exist in the pool of alignments created by the protocol. Thus, the improvement of modeling in the low sequence identity regime is conceivable.Article Citation Count: 0Hava Durumu Riskinin Yönetiminde İklim Türev Ürünleri: Avrupa Tipi Bir İklim Satım Opsiyonu Tasarımı ve Hedge Etkinliğinin Analizi(2024) Satıoğlu, Bingül; Altay, ErdinçHava durumu riski, tüm ekonomileri ve birçok sektörü etkilemekte olan önemli bir risk türüdür. Hava durumu riskinin bir alt çeşidi olan katastrofik hava risklerinden doğan zararlar, uzun süredir bu sektörde hizmet vermekte olan sigorta ve reasürans şirketleri tarafından yönetilmektedir. Ancak iklim değişikliğine bağlı etkiler tüm ekonomik sektörleri etkileyerek daha belirgin hale geldikçe, katastrofik olmayan hava durumu risklerinin yönetimi de giderek önem kazanmıştır. İklim türev ürünleri, şirketlerin katastrofik olmayan hava durumu riskine maruz kalmaları durumunda karşılaşılan kayıplara karşı bu şirketlerinin kendilerini hedge etmesi için esnek çözümler sunan finansal türev ürünlerdir. İklim türev ürünleri üzerine gerçekleştirilen birçok çalışma bu ürünlerin fiyatlandırılması sorununa değinirken, bu ürünlerin hedge etkinliği üzerine az sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu nedenle bu çalışmanın temel amacı, bir iklim türev ürün sözleşmesi tasarlamak ve tasarlanan bu türev sözleşmenin hedge etkinliğini Türkiye tarım sektöründe analiz etmektir. Buna göre çalışmada geçmiş verilerden hareketle mısır verimi (kg/dekar) ve daha çok tarım alanında kullanılan kümülatif büyüyen günler derecesi arasındaki ilişki incelenmiş, ardından buna uygun olarak Avrupa tipi bir satım opsiyonu tasarlanarak Burn Analizi ile fiyatlandırılmış ve son olarak varyans metodu kullanılarak hedge etkinliği analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre, iklim türev ürünü kullanılması durumunda mısır yetiştiriciliği yapan çiftçilerin gelir volatiliteleri olarak hesaplanan riskleri %14 ile %34 arasında düşüş göstermekte, mısır verimi ve dayanak varlığın arasındaki korelasyon arttıkça çiftçilerin gelir volatilitelerindeki düşüş artmaktadır.Article Citation Count: 0Bir Yöntem Olarak Dijital Görsel-işitsel Veri Tabanı Oluşturma: “sinematik Mekânlar” Örneği(2024) Cengiz, Esin Paça; Akçalı, ElifBu makalede Türkiye Sineması Görsel-İşitsel Ansiklopedisi isimli projenin ‘Sinematik Mekânlar’ bölümünün içeriği ve kapsamı aktarılacak ve yöntem olarak dijital görsel-işitsel veri tabanı oluşturmanın ve videografik üretimin sinema çalışmaları alanında ne gibi işlevleri olabileceği tartışılacaktır. Projeye adını veren sinematik mekânlar kavramı sadece filme arka plan olarak hizmet eden ve estetik olarak çerçevelenmeye uygun manzara ve yapıları kapsamaz; Türkiye Sineması’nda yıllar boyunca yüzlerce filmde tekrar tekrar kullanılmış, hafıza ve hatırlama ile organik bir ilişki kuran mekânları da tanımlar. Sinema yoluyla toplumsal hafızamızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş Pierre Loti Çay Bahçesi, Haydarpaşa Garı, Taksim Meydanı gibi kentin belirleyici mekânları ile izleyicinin gördüğü anda tanıdığı Yeşilköy, Büyükada ve Kuzguncuk’taki köşkler ve yalılar gibi iç mekânlar da bu kavramla tanımlanabilir. Bu makalede, proje kapsamında gerçekleştirilen videografik çalışma aracılığı ile bir arada incelenmesi mümkün kılınmış bir dış ve bir iç mekânın (Galata Köprüsü ve Cam Kapılı Köşk) incelemesi yapılacak ve dijital arşiv ve videografinin film çalışmaları alanında yeni yöntemler olarak öne sürdükleri farklı olanaklar tartışılacaktır.Article Citation Count: 0Bir Dizi Prodigiosin ve 1,10-fenantrolin Türevlerinin Yeni Nesil Etkin Antikanser Tedavi Edici İlaçlar Ya Da Aktif Farmasötik Maddeler Olarak Tasarımı ve Yapısal İncelenmesi(2024) Çetin, M. Mustafa; Gül, Sümeyye BerfinMeme kanseri, beyin metastazı olasılığı en yüksek olan ikinci kanser türü olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden meme kanseriyle ilgili araştırmaların çoğu beyin metastatik meme kanserinin mortalitesine yöneliktir. Ancak bu kanser türüne özgü etkili bir tedavi veya antikanser tedavi yöntemi mevcut değildir. Bu nedenle, meme kanseri ilerlemesinin modüle edilmesinde çok önemli rol oynayan HDAC ve mTOR enzimlerini inhibe edecek etkili ve yeni nesil antikanser terapötik ilaçların ve/veya aktif farmasötik maddelerin geliştirilmesi artan bir taleptir. Bu çalışmada, mTOR ve HDAC enzimlerine karşı oldukça güçlü antikanser terapötik ilaçlar ve/veya aktif farmasötik maddeler olarak bir dizi prodigiosin ve 1,10-fenantrolin türevinin yapı-aktivite ilişkisi ve in silico modellemesi incelenmiştir. Doğal ürün Ps ile karşılaştırıldığında, bu ligandlardan 20 tanesi, özellikle 2a, 6b, 13 ve 13a, HDAC1 ve/veya mTOR enzimlerine karşı –9.4 ile –7.1 kcal/mol arasında değişen çok umut verici bağlanma enerjileri ve 225 ile 569 nM arasında değişen inhibisyon sabitleri sergilemiştir. Özellikle 2a, 5, 6b, 7b ve 13 her iki enzime karşı iki taraflı etkinlik (dual action) göstermiştir. İn silico modelleme çalışmalarından elde edilen bulgular, MD simülasyonları ve Lipinski'nin beş kuralına göre ADMET çalışmasıyla da desteklenmiş olup, meme kanseri beyin metastazına sahip hastalar için olağanüstü bir terapötik potansiyel sağlamaktadır.