Tez Koleksiyonu

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12469/1805

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 1576
  • Master Thesis
    10 Metrelik Bir Çubuk-Düzlem Hava Boşluğunda Yavaş Ön Darbe Voltajının Pozitif Akış Lideri Gelişimi Üzerindeki Etkisi
    (2025) Dilawaiz, Saiqa; Özdemir, Aydoğan
    Çeşitli voltaj koşulları altında elektriksel deşarj karakteristiklerinin bilgisi, daha güvenli ve daha verimli yüksek voltajlı yalıtım sistemleri tasarlamanın önemli bir yönüdür. Mevcut çalışma, 250 mikrosaniye, 1000 mikrosaniye ve 2500 mikrosaniyelik bir yükselme süresine sahip yavaş ön pozitif darbe voltajı altında 10 metrelik çubuk-düzlem hava boşluğundaki pozitif akış-lider dinamiklerini araştırmaktadır. Gerçekleştirme, yüksek gerilim mühendisliğinde yalıtım tasarımında temel unsurlardan biri olan uzun aralıklı deşarj davranışına ilişkin bilginin iyileştirilmesini amaçlamaktadır. Deneyler sırasında elde edilen gerilim ve akım dalga formları, polinom regresyonu kullanılarak makine öğrenimi tabanlı bir yaklaşımla analiz edilmiştir. Bu tür analizlerin yanı sıra, farklı bozulma aşamaları için ark uzunluklarını belirlemek amacıyla yüksek hızlı kamera görüntülerine görüntü işleme uygulanmıştır. Ham verilerle başa çıkmak için aşağı örnekleme uygulanmış ve regresyon modelleri için değerlendirme, ortalama karesel hata (MSE) ve R kare değerleri açısından yapılmıştır. Üçüncü dereceden polinom regresyon analizi, R değerleri, RMSE, MSE, MAE, artık grafikler, varyasyon etki faktörü ve daha fazlası dahil olmak üzere standart polinom regresyon analiz testleriyle gösterildiği gibi yüksek doğruluk göstermiştir ve akım, gerilim ve bunlara karşılık gelen zamanı içeren deneyden elde edilen veri setinde de kullanılmıştır. elektrik akımı verileri için. Modelden elde edilen karşılık gelen R kare değerleri mükemmel bir uyumu yansıtmaktadır. Görüntü tabanlı analiz, yaklaşık 10 m'lik bir son sıçrama uzunluğunun düzlem elektroda tam lider gelişimini doğruladığını göstermiştir. Sonuçlar, makine öğrenimi ve görüntü analizinin uzun hava aralıklarında deşarj gelişimini doğru bir şekilde modelleyebileceğini ve ölçebileceğini göstermektedir. Bu bulgular, yüksek voltajlı yalıtım sistemleri tasarımında ilerlemeleri kolaylaştırarak, flama-lider geçişinin daha iyi anlaşılmasını sağlar. Anahtar Sözcükler: Yüksek Gerilim Mühendisliği, Darbe Voltajı, Tipik Yavaş Ön Darbe, Akış Lideri Yayılımı, Uzun Hava Boşluğu, Makine Öğrenmesi, Polinom Regresyonu
  • Master Thesis
    Yaratıcı Endüstri Profesyonellerinin (Pro-Creative) Hukuki ve Finansal Okuryazarlığı
    (2025) Oğul, Sertaç; Kozak, Metin
    Bu tez, yaratıcı endüstrilerde kariyer yapmayı hedefleyen İletişim Fakültesi öğrencilerinin profesyonelleşme süreçlerinde hukuki ve mali okuryazarlığın rolünü incelemektedir. Üçüncü ve son sınıf öğrencilerine odaklanan çalışma, kültür politikaları, sanat yönetimi ve emek ekonomisi literatürüne dayanarak mevcut araştırmalarda göz ardı edilen bir alana işaret etmektedir: Yaratıcı alanlardaki kariyerlerde gerekli olan pratik düzeydeki hukuki ve mali bilgi eksikliği. Çalışma, beş farklı bölümden 16 lisans öğrencisiyle yapılan yapılandırılmış görüşmelere dayanan nitel bir araştırma yöntemine sahiptir. Görüşmeler, öğrencilerin fikri mülkiyet hakları, sözleşmeler, vergilendirme, kişisel verilerin korunması ve iş hukuku gibi konularda ciddi bilgi eksiklikleri yaşadığını ortaya koymaktadır. Yaratıcı alanlarda eğitim almalarına rağmen bu temel konulara müfredatlarında yeterince yer verilmediği görülmekte ve öğrenciler bu alanlarda uygulamalı ve mesleki odaklı bir eğitime ihtiyaç duyduklarını açıkça ifade etmektedir. 'Profesyonelleşme bilgisi' kavramı çerçevesinde ele alınan bu çalışma, hukuki ve mali okuryazarlığın yalnızca teknik beceriler değil, aynı zamanda yaratıcı profesyonel kimliğin inşasında önemli bileşenler olduğunu savunmaktadır. Bu doğrultuda tez, iletişim eğitimi, kültürel ekonomi ve yaratıcı endüstriler alanlarında disiplinlerarası bir katkı sunmakta ve bu yetkinlikleri iletişim öğrencilerinin kariyer dayanıklılığı ve özerkliği için temel birer yapı taşı olarak konumlandırmaktadır. Sonuç kısmında tez, iletişim fakültelerinde hukuki ve mali okuryazarlık modüllerinin müfredata entegre edilmesi yönünde somut öneriler sunmakta; bu sayede mezunların yaratıcı iş dünyasının karmaşık ve belirsiz yapısına daha hazırlıklı olmaları hedeflenmektedir.
  • Master Thesis
    Kuantum Teknolojisine Dayalı Görüntü Steganografisi
    (2025) Salahov, Huseyn; Navimipour, Nima Jafari
    Steganografi, bilgilerin bir örtü ortamında gizlenerek tespit edilmeden saklandığı bir veri gizleme tekniğidir. Bu tür tekniklerin performansını değerlendiren önemli bir ölçüt, gizli mesajın tespit edilmesine karşı direnç, yani güvenliktir. Güvenli steganografi tekniklerinden biri, görüntü maskelenmesidir. Bu yöntemde, bir görüntü önce rastgele bir anahtar ile şifrelenerek şifreli bir görüntü elde edilir. Ardından, bu şifreli görüntü, orijinal görüntü kullanılarak tekrar şifrelenir ve anahtarın yerine geçen bir maske üretilir. Bu süreç, anahtarın gizli kalmasını sağlar ve yöntemin güvenliğini artırır. Bu algoritmalar, kırmızı, yeşil ve mavi (RGB) kanalları ayrı ayrı işlenerek renkli görüntüler üzerinde gerçekleştirilecek ve üç şifreli kanal ile üç maske kanalı elde edilecektir. Geleneksel olarak, steganografi, tamamlayıcı metal-oksit-yarı iletken (CMOS) transistörleri ve çok büyük ölçekli tümleşik devre (VLSI) donanımı kullanılarak uygulanır. Ancak, VLSI'nin yonga yoğunluğundan kaynaklanan aşırı ısınma gibi doğal sorunları nedeniyle, kuantum teknolojileri, steganografide VLSI'nin yerini alabilecek yeni nesil teknolojiler olarak değerlendirilmektedir. Alternatif olarak, kuantum nokta hücresel otomataları (QCA), steganografik sistemleri güç analizi saldırılarına karşı korumak için kritik olan yüksek hız, bütünlük ve düşük güç tüketimi sunar. Bu çalışmada, hem şifreleme hem de maske üretimi için kullanılan XOR kapısı temel yapı taşı olan, QCA tabanlı bir görüntü maskesi nano-tasarımı öneriyoruz. Tasarım, QCADesigner 2.0.3 yazılımı kullanılarak geliştirilmiş, şifreleme mantığı ise Python diliyle yazılmıştır. Tasarım, döndürülmemiş hücreler içeren tek katmanlı bir yapı kullanır. Görüntü kalitesini değerlendirmek için Yapısal Benzerlik İndeksi (SSIM) ve Yapısal Farklılık İndeksi (DSSIM) kullanılmıştır. Sonuçlarımız, önceki QCA tabanlı tasarımlara kıyasla hücre sayısında %57,3 ve alanda %40,7 azalma ile iyileşmeler gösterdi. Güvenlik analizleri, diferansiyel saldırılar dışında çeşitli saldırılara karşı artırılmış direnç sağlandığını ortaya koymuştur. Anahtar Sözcükler: Steganografi, Görüntü Maskelenmesi, QCA, XOR Kapısı, Görüntü Şifreleme, RGB, Kriptografi.
  • Master Thesis
    Güç Dinamiklerini Açığa Çıkarmak: 'Das Lehrerzımmer'(2023) ve 'Black Box'(2023) Filmlerinde Mikro-İktidarlar ve Taktikler Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme
    (2025) Akar, Yaren; Tuncer, Ezgi
    Bu tez, Das Lehrerzimmer (Çatak, 2023) ve Black Box (Özge, 2023) filmlerinde mekân, güç ve direniş ilişkilerini sinema, mimarlık ve toplumsal teori kesişiminde incelemektedir. Analiz, Michel Foucault'nun biyopolitika ve disiplin teorilerini temel almakta; Giorgio Agamben'in istisna hali ve 'homo sacer' kavramları ile Michel de Certeau'nun mekân ve gündelik yaşam taktikleri üzerine geliştirdiği teoriler çerçevesinde genişletilmektedir. Çalışma, mekânın yalnızca bir arka plan değil, sosyal ilişkileri aktif olarak şekillendiren bir unsur olduğunu ortaya koyarak, sinemanın mekânsal ve politik yapıları eleştirme biçimlerine katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Bu tez kendini film, mimarlık ve kent çalışmalarının disiplinlerarası kesişiminde konumlandırıyor ve sinematik mekanlara gömülü biyopolitik ve disipliner mekanizmaları araştırmak için eleştirel teorilerden yararlanıyor.
  • Master Thesis
    6, 7 ve 8 Yaşındaki Çocuklarda İroni Anlama: Zihin Kuramı, Duygu Tanıma, Bilişsel Esneklik ve İkinci Dil Yeterliliği Arasındaki İlişki
    (2025) Ertit, Tuğba Güler; Erciyes, Aslı Aktan
    İroni konuşmacının ifadelerinin gerçek (literal) anlamından farklı ve çoğu zaman çelişkili bir anlamı kastettiği bir dil kullanımıdır. İroniyi anlamak, çocukların bağlamı yorumlama ve konuşmacının niyetini kavrama gibi gelişmiş pragmatik dil işleme becerilerini kullanmalarını gerektirir. Bu tez, 6 ila 8 yaş (M = 6.84, SS = .75) aralığındaki çocukların ironi anlama becerilerinin, ikinci dil (D2-İngilizce) yeterlilikleri ve zihin kuramı ve bilişsel esneklik gibi sosyal-bilişsel becerileri ile ilişkili olup olmadığını incelemiştir. Anadili Türkçe olan ve ikinci dil olarak İngilizce öğrenen 117 çocuk katılımcı olarak yer almıştır. Katılımcılar, İngilizcenin eğitim programlarında devlet okullarına kıyasla daha yoğun yer aldığı özel okullardan seçilmiştir. Çocuklara, basit ve karmaşık düzeylerde ironi ifadeleri içeren kısa hikâyelerden oluşan bir ironi anlama testi uygulanmıştır. İroni ifadelerinin anlaşılırlığı, çoktan seçmeli ve açık uçlu sorularla değerlendirilmiştir. Ayrıca, anadil yeterliliği (Erken Dil Gelişimi Testi–TEDİL), ikinci dil yeterliliği (Erken Dil Gelişimi Testi – Üçüncü Versiyon'un orijinal İngilizce formu), bilişsel zihin kuramı (Garip Hikâyeler Görevi), duygusal zihin kuramı (NEPSY-II Duygu Tanıma Alt Testi), ve bilişsel esneklik (Boyut Değiştirme Kart Sıralama Testi-sınır versiyonu) değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgular, çocukların en yüksek başarıyı literal ifadelerde, ardından basit ironide, en düşük başarıyı ise karmaşık ironide gösterdiğini ortaya koymuştur. Bilişsel esnekliğin yalnızca karmaşık ironiyle ilişkili olduğu bulunmuştur; bu da bilişsel esnekliğin daha yüksek bilişsel talep gerektiren ironi biçimlerini anlamada daha çok rol oynayabileceğini göstermektedir. İkinci dil yeterliliği ise hem bilişsel hem de duygusal zihin kuramını anlamlı şekilde yordarken; bilişsel esneklikle anlamlı bir ilişkisi bulunmamıştır. Bunun yanında, ikinci dil yeterliliği ironi anlama becerisini doğrudan yordamamıştır, ancak bilişsel zihin kuramı becerisi üzerinden dolaylı bir etkide bulunmuştur. Duygu tanıma ve bilişsel esnekliğin ise bu ilişkide aracı rol oynamadığı görülmüştür. Bu bulgular, iki dilliğin özellikle zihinsel durumları anlama becerileri yoluyla pragmatik dil gelişimini destekleyebileceğini göstermektedir.
  • Master Thesis
    Sosyal Medya Kullanıcılarında Depresyon ve Anksiyete Bozukluklarının Şiddetini Derin Öğrenme Tabanlı Bir Modelle Öngörmeye Yönelik Çok Boyutlu Bir Teknik
    (2025) Zaker, Maryam; Navimipour, Nima Jafari
    Modern dünyada, depresyon ve kaygı gibi ruhsal bozukluklar önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Belirtilerin erken tanımlanması ve müdahalesi hayati öneme sahip olsa da, geleneksel klinik değerlendirmeler maliyetli olup etiketleme eksikliğinden muzdariptir. Instagram gibi sosyal medya platformları; görseller, altyazılar, biyografi bilgileri, profil fotoğrafları, etkileşim istatistikleri ve paylaşım örüntüleri gibi, ruh sağlığı belirtilerini gösteren zengin çok modlu veriler sunmaktadır. Ancak mevcut tanı yöntemleri genellikle büyük, tek modlu veri kümelerine dayanmakta ve yalnızca küçük, klinik olarak doğrulanmış kohortlar mevcut olduğunda yeterli genelleştirilebilirlik sağlayamamaktadır. Bu çalışmada, Instagram kullanıcıları arasında depresyon ve kaygı şiddetini tahmin etmek için çok modlu few‑shot sınıflandırma çerçevesi (FS‑MMN) önerilmektedir. PHQ‑9 ve GAD‑7 anketlerini doldurup aydınlatılmış onam veren ve Instagram hesaplarına erişim izni sağlayan 137 yetişkin gönüllü işe alındı. Metin, görsel ve davranışsal modlarda 'küçük ancak kapsamlı' bir veri seti elde etmek üzere özenli ön işleme ve özellik mühendisliği uygulandıktan sonra, epizodik makro F1 hedefiyle optimize edilmiş, prototip‑tabanlı çok kollu füzyon modeli tasarlandı. Deneysel sonuçlar, veri kullanım verimliliğinin ve modelin genelleştirilebilirliğinin yüksek olduğunu göstermektedir. PHQ‑9 ölçeğine dayalı depresyon şiddeti tahmininde FS‑MMN modeli; 1, 2, 4, 8 ve 16‑shot senaryolarında sırasıyla 0.565, 0.627, 0.719, 0.825 ve 0.851 makro F1 değerleri elde ederek temel yöntemlerin üzerinde performans göstermiştir. GAD‑7 ölçeğine dayalı kaygı şiddeti tahmininde de aynı shot senaryolarında sırasıyla 0.536, 0.593, 0.683, 0.760 ve 0.764 makro F1 değerleri yakalayarak ağaç tabanlı yöntemleri. Bu bulgular, FS‑MMN'in dikkat‑tabanlı füzyon ve prototip‑tabanlı kenar eğitimi ile çok kollu tasarımının, sosyal ağ verileri üzerinde çok örnekli öğrenme ile depresyon ve kaygı şiddeti tahmininde yeni bir standart sunduğunu doğrulamaktadır.
  • Doctoral Thesis
    Kontrol Aygıtı Olarak İmmersiyon: Post Sinemada Hazzın İdeolojik Etkileri
    (2025) Tan, Müyesser Esen; Akçalı, Elif
    İlk icadından bu yana durmaksızın bir evrim geçiren sinema aygıtı, izleyicisini konumlandırıp dönüştürürken immersif bir yapı üretmeye devam etmiştir. Bu immersif yapı, haz mekanizmasıyla ilişkili olarak inşa edilmiştir. Bu tez, immersiyonu yalnızca bireysel bir deneyim olarak değil, immersiyona maruz kalan izleyicinin öznelliğini aktif olarak inşa eden ideolojik bir sistem olarak incelemektedir. Bu çalışma, immersiyonu sinema aygıtının teorik çizgisi içine yerleştirerek, immersif stratejilerin -özellikle post-sinema bağlamında- haz mekanizması ile algıyı ve hareketi şekillendiren kontrol araçları olarak nasıl işlev gördüğünü araştırmaktadır. Jean-Louis Baudry'nin Althusser'in ideolojik aygıt tanımını uyarlamasından yola çıkan araştırma, aygıt teorisini, kolektif sinema deneyimlerinin yerini giderek bireyselleştirilmiş, immersif ve dijital olarak aracılanmış ortamların aldığı çağdaş medya dönüşümleri ışığında yeniden yorumluyor. Birincil analiz nesnesi olarak sanal gerçekliğe odaklanan bu çalışma, post-sinematik biçimlerin geleneksel görsel rejimleri nasıl genişlettiğini ve yeniden biçimlendirdiğini incelemek için film teorisi, medya arkeolojisi, sanat tarihi ve Foucaultcu iktidar kavramlarını içeren disiplinler arası bir yaklaşım kullanıyor. Sanal gerçekliği daha geniş sosyo-politik, teknolojik ve estetik bağlamlarla ilişkili olarak analiz eden tez, post-sinematik teoride ortaya çıkan tartışmalara katkıda bulunuyor ve immersiyonun bir dispositif ve haz alanı olarak nasıl işlediğini anlamak için eleştirel bir çerçeve sunuyor.
  • Master Thesis
    Gelecek Perspektifinden Geçmişi Deneyimlemek: Retrospektif Gelecek Düşüncesi Kavramının Genişletilmesi
    (2025) Sarıçiçek, Fırat Çağlar; Yaman, Sezin Öner
    Epizodik gelecek düşüncesi, bireyin geleceğine dair düşüncelerini zihinsel olarak canlandırma sürecini ifade eder. Önceki araştırmalar, bireylerin geçmiş ve geleceğe dair düşüncelerini mevcut benlik perspektifinden ele almalarını ve bu benliklerine dair anılarını raporlamalarını istemiştir. Ancak, bireylerin geçmişi ya da geleceği mevcut benlikleri dışında bir benlikten düşünmelerinin mümkün olup olmadığı ve bunun bu olayları hatırlama biçimlerini nasıl etkileyebileceği konusunda sınırlı sayıda araştırma vardır. Retrospektif Gelecek Düşüncesi (RGD), bireylerin geleceği mevcut benlikleri yerine '100 yaşındaki benlikleri' perspektifinden hayal etmelerini sağlayan yeni bir yöntemdir. Ancak, bu yöntem esas olarak kişisel olaylara odaklanmıştır ve şimdiye kadar retrospektif gelecek düşünmesinin raporlanan kolektif olayların içeriği ve zamanlaması üzerindeki etkisini ele alan bir çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenle, bu çalışma, Türkiye'de yaşayan bireylerin otobiyografik ve toplumsal anılarını retrospektif gelecek düşüncesi bağlamında nasıl kullandıklarını anlamayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, katılımcılardan (N = 111) 100 yaşındaki benliklerinin perspektifinden yedi önemli otobiyografik ve kolektif olayı raporlamaları istenmiştir. Ayrıca, Kültürel Yaşam Senaryosu anketi kapsamında da yedi önemli olay belirtmeleri istenmiştir. Sonrasında, katılımcılar her bir olayın fenomenolojik özelliklerini (valans, yoğunluk, canlılık) derecelendirmiş ve olayın gerçekleştiği tarihi belirtmişlerdir. Bulgular, katılımcıların otobiyografik olayları toplumsal olaylara kıyasla daha olumlu, daha yoğun ve daha canlı olarak değerlendirdiklerini göstermiştir. Ayrıca, yaş gruplarını genç ve yaşlı yetişkinler (50 yaş ve üzeri) olarak ayırdığımızda, yaşlı yetişkinlerin otobiyografik olayları genç yetişkinlere kıyasla daha olumsuz ve daha canlı olarak raporladıkları, ancak yoğunluk açısından anlamlı bir yaş farkı olmadığı görülmüştür. Bu bulgular, RGD'nin yaşlı bireylerin yaşamlarına dair algılarını etkileyebileceğini ve yaşam olaylarını daha eleştirel ve gerçekçi bir şekilde değerlendirmelerine olanak tanıyabileceğini göstermektedir.
  • Master Thesis
    Safranbolu Kenti Fiziksel Biçimlenmesi ve Sivil Mimarlık Örneklerinin Tarihsel Süreçte Değişimi: Bir TÜBİTAK Projesiyle Karşılaştırmalı Değerlendirilmesi
    (2025) Keskin, Ebru Ece; Alioğlu, Emine Füsün
    Bu çalışmada Safranbolu'nun tarihi gelişimi incelenmiş ve kentin kültürel katmanları analiz edilmiştir. Antik dönemden günümüze kadar uzanan süreçte Safranbolu'nun yerleşim alanları, aldığı isimler, mahalle yapısındaki değişimler ve stratejik konumu farklı başlıklar altında ele alınmıştır. Tezin odak noktası, Safranbolu'nun UNESCO Dünya Miras Listesi'ne dahil edilmesine neden olan, günümüze ulaşan tarihi dokusu ve karakteristik sivil mimarlık örnekleridir. Bu kapsamda, Safranbolu Çarşı bölgesinde yer alan geleneksel sivil mimarlık örneklerinden 92 konuta ait kat planları çeşitli kaynaklardan temin edilerek dijital ortama aktarılmış, analiz edilerek plan şemaları oluşturulmuş ve envanter listesi hazırlanmıştır. Bu planlar üzerinden tarihsel süreçte konut mimarisinin önemli unsurları olan 'eyvan' ve 'sofa' öğelerindeki değişimler tespit edilmiştir. Kentin etkin biçimde korunabilmesi amacıyla, Safranbolu Belediyesi arşivinden elde edilen tescil fişleri güncellenmiş; Çarşı bölgesinde incelenen 92 konuta ait envanter fişleri ayrı ayrı hazırlanmış, bu fişlere yapısal değişimleri ve müdahale önerilerini içeren şemalar eklenmiştir. Son olarak, tespit edilen değişimlere yönelik olarak sürdürülebilirlik ilkesine dayanan koruma önerileri sunulmuştur.
  • Master Thesis
    Sosyoekonomik Seviyenin ve Anne Davranışlarının Bebeklerin Keşif Davranışlarındaki Rolü
    (2025) Özalp, Dilara; Uzundağ, Berna Arslan; Erciyes, Aslı Aktan; Harma, Hilal Şen
    Bebeklerde keşif davranışı, bilişsel gelişimin temelini oluşturur ve bebeklerin problem çözme becerileri, alet kullanımı ve hedef odaklı davranışlarıyla ilişkilidir. Bazı çalışmalar, sosyoekonomik seviye (SES) ile bebeklerin keşfetme davranışı arasında anlamlı bir ilişki raporlamakta, ancak bu ilişki tüm çalışmalar tarafından desteklenmemektedir. Bu tez çalışmasının ilk amacı, SES ile bebeklerin keşif davranışı arasındaki ilişkide anne davranışlarının (yani, annenin keşfi teşvik edici, duyarlı ve dikkat yönlendirme/takip etme davranışları) düzenleyici rolünü araştırarak bu çelişkili bulguları açıklamaktır. Ayrıca, annenin dikkati yönlendirme/takip etme ve duyarlılığı gibi davranışları bebeklerin keşif davranışıyla ilişkili olarak araştırılmış olsa da, bebeklerin keşif davranışlarını teşvik edebilecek ebeveyn davranışlarını inceleyen araştırmalar sınırlıdır. Bu nedenle, bu çalışmanın ikinci amacı, bebekleri keşfetmeye teşvik edebilecek belirli anne davranışları için bir kodlama şeması oluşturmak ve bu davranışlar ile bebeklerin keşif davranışları arasındaki ilişkileri incelemektir. Çalışmaya laboratuvar ortamında 110 anne-bebek ikilisi (Ort(SS)bebek yaşı = 11,9(1,4), yaş aralığı = 9,7 - 15,9 ay) katılmıştır. Bebeklerin keşfetme davranışları, bebeklerin 6 dakika boyunca bireysel oyun oynadıkları videolardan kodlanmıştır. Anne davranışları ise 10 dakikalık anne-bebek serbest oyun videolarından kodlanmıştır. Sonuçlar, annenin dikkati takip etme oranının ve yönlendirme sıklığının SES ile bebek keşif davranışı arasındaki ilişkiyi anlamlı şekilde düzenlediğini; bu ilişkinin annenin dikkati takip etme (yönlendirme) davranışı daha fazla (daha az) görüldüğünde daha zayıf (daha güçlü) olduğunu göstermiştir. Annelerin keşif teşvik edici davranışlarıyla ilişkili olarak, daha uyarıcı sorular soran ve bebeklerine yeni nesneleri sıklıkla sunan annelerin bebeklerinin keşif davranışlarının daha fazla görüldüğü ve daha karmaşık olduğu bulunmuştur. Bu sonuçlar, daha düşük sosyoekonomik seviyeye sahip ailelerden gelen bebeklerin kısıtlı çevresel kaynakları telafi etmek için annelerin dikkat takip davranışlarına daha fazla ihtiyaç duyabileceğini göstermektedir.
  • Master Thesis
    Astrositik GABA Taşıyıcı GAT3 Stabilitesi ve C-Terminal Kesilmesiyle İlgili Dinamiklerinin Siliko Analizi
    (2025) Al-Masri, Rahaf Ata Ouda; Önder, Yasemın
    Esas olarak astrositlerde ifade edilen GABA taşıyıcısı 3 (GAT3) GABAerjik sistemin bir parçasıdır ve hücre dışı γ-aminobütirik asit (GABA) seviyelerini düzenleyerek merkezi sinir sisteminde inhibe edici/uyarıcı dengenin korunmasına katkıda bulunur. GAT3 bozuklukları ile çeşitli nöropsikiyatrik ve nörodejeneratif bozukluklar arasında karmaşık bir ilişki olduğu düşünülmektedir. Örneğin, Alzheimer hastalığına odaklanan çalışmalarda GAT3'ün rolü konusunda çelişkili sonuçlar mevcuttur. Bazı çalışmalarda hastalık durumunda GAT3 ifadesinde artış gözlenirken, bazılarında gen ifadesinde düşüş gösterilmiştir. Fizyolojik ve patolojik önemine rağmen, GAT3'ün protein yapısı ve işlevi henüz tam olarak karakterize edilmemiştir. Bu tez, GAT3'ün C-terminal bölgesinin yapısal stabiliteyi koruma, konformasyonel geçişleri düzenleme ve substrat bağlama etkileşimlerini etkilemedeki rolünü araştırırken, Alzheimer gibi hastalıklar için terapötik uygulamalara potansiyel etkileri olabilecek GAT3'ün yapısı hakkında daha fazla bilgi elde etmeyi amaçlamaktadır. Homoloji modellemesi kullanılarak, C-terminal (+C) ve C-terminal çıkarılmış (-C) varyantları ile hem içe açık (iGAT3) hem de dışa açık (oGAT3) konformasyonlarda protein yapıları oluşturulmuştur. Biyolojik koşullara benzerlik sağlamak için nano ölçekli moleküler dinamik (NAMD) kullanılarak 1000 nanosaniye boyunca moleküler dinamik simülasyonları gerçekleştirilmiştir. Bulgular, C-terminalinin GAT3'ün genel stabilitesine olası katkısını ve protein ve bağlanma bölgesi içindeki dinamik çapraz korelasyonları etkilediğini göstermektedir.
  • Master Thesis
    Bulut Ortamlarında Güvenli Uygulama Dağıtımının Sağlanması
    (2025) Bostancı, Hakan; Dağ, Hasan
    Bulut bilişim, ölçeklenebilirlik, maliyet avantajı ve esneklik gibi faydaları nedeniyle modern BT altyapılarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Organizasyonlar, operasyonel verimliliklerini artırmak, uzaktan çalışma süreçlerini desteklemek ve daha esnek iş modelleri oluşturmak için giderek daha fazla bulut çözümlerine yönelmektedir. Ancak, bu artan bağımlılık, güvenli uygulama teslimi açısından önemli güvenlik risklerini de beraberinde getirmektedir. Bulut bilişime olan adaptasyonun ve bağımlılığın artmasıyla birlikte, güvenli uygulama teslimini sağlamak kuruluşlar için kritik bir zorluk haline gelmiştir. Bulut ortamlarının dinamik yapısı ve gelişen siber tehditler, hassas verilerin korunması ve sistem bütünlüğünün sağlanması için güçlü güvenlik önlemlerini zorunlu kılmaktadır. Bu tez, bulut tabanlı uygulama tesliminde karşılaşılan temel güvenlik sorunlarını inceleyerek riskleri azaltmaya yönelik kapsamlı bir güvenlik yaklaşımı sunmaktadır.Çalışmada, uygulama güvenliği, API güvenliği, ağ güvenliği, veri şifreleme, kimlik ve erişim yönetimi ve gerçek zamanlı tehdit algılama mekanizmalarını entegre eden çok katmanlı bir güvenlik yaklaşımı benimsenmiştir. Bu yaklaşımda önerilen iyileştirmeler uygulamalı olarak gösterilmiştir. Microsoft Azure üzerinde dağıtılan bulut tabanlı bir e-ticaret uygulaması, güvenlik kontrollerinin uygulanması ve değerlendirilmesi için bir test ortamı olarak kullanılmıştır. Sistem direncini değerlendirmek için penetrasyon testleri, güvenlik açığı değerlendirmeleri ve DDoS ve saldırı simülasyonları gibi güvenlik test metodolojileri uygulanmıştır.Bulgular, geleneksel bulut dağıtımlarında önemli güvenlik açıklarının bulunduğunu ve proaktif güvenlik stratejilerinin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Uygulama mimarisini güvenli hale getirme, ağ güvenliği, web uygulama güvenlik duvarı, ddos koruması, kimlik doğrulandırma ve yetkilendirme yönetimi gibi gelişmiş güvenlik önlemlerinin uygulanmasının ardından sistemin siber tehditlere karşı daha güçlü bir koruma sağladığı gözlemlenmiştir. Elde edilen sonuçlar, kuruluşların bulut tabanlı uygulamalarını etkili bir şekilde güvence altına almalarına yönelik uygulanabilir bilgiler sunarak bulut güvenliği alanına katkıda bulunmaktadır.
  • Master Thesis
    Kadife Sokak Namıdiğer Barlar Sokağı Müdavimlerinin Anlatıları Eşliğinde 'Gece' Üzerine Performatif Bir Araştırma
    (2025) Mutlu, Nazlı; Erek, Ayşe Nur
    Araştırma, Istanbul gece hayatının belli bir döneminin kültür ve kimlik poltikalarının da etkisiyle bugünün nostaljik bir ideali haline getirilmesini sorunsallaştırıp; gece hayatını, zamanların, mekânların ve kimliklerin çoğaltıldığı akışkan sosyal bir yapı olarak kolektif bellek ve anlatılarındaki sosyal koreografiler üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır. Bahsi geçen nostaljik İstanbul gece hayatı temsili, tez çalışmasında, erken 90'larla 2000'ler sonu arasında gezinen 'altın dönem'i kapsamaktadır. Çalışma kapsamında, 'altın dönem' fenomenini açığa çıkarmak ve döneme çizgisel olmayan bir tarih okumasıyla yaklaşabilmek adına Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerinin 1970-2018 arası arşivinin analizinden, ilgili akademik literatür taraması ve dönem dergilerinin incelemesinden, eski gece hayatı çalışanlarının yayınlanmış açıklamalarından düzenlenen bir haritalama çalışması oluşturulmuştur. Tartışma, Svetlana Boym'un nostalji üzerine olan kuramsal çalışmaları ve Jan Assmann'ın kolektif bellek çalışmaları ile derinleştirilmiştir. Assmann belleği kimlik endeksli bilgi olarak tanımlamaktadır, dolayısıyla hatırlama eyleminin aidiyetin farkına varma olarak almaktadır. Bu doğrultuda, araştırmanın açığa çıkardığı üzere ilgili döneme ait ifadeler Beyoğlu etrafında oluşmasına rağmen Kadıköy baskın mahalle kültürüyle aidiyeti daha görünür kılabilme potansiyelinden dolayı araştırma alanı olarak seçilmiştir. Mahalledeki Kadife Sokak'ın, namıdiğer barlar sokağının, müzikal kimliği ve altkültürlere sağladığı özgür ortam ile 90'ların başında İstanbul gece hayatına giriş yapmıştır ve anlatılarda gittikçe daha da önemli bir yer edinmiştir. Çalışma sokak müdavimlerinin kendilerinin ve gece rutinlerine dair pratiklerinin anlatısıyla kolektif bir Kadife Sokak gecesini hatırlamaya ve canlandırmaya çalışan performatif ve deneysel bir araştırmadır. Kadife Sokak gecelerine yapılan bu yolculukla; gecenin içerdiği zamanlar, mekânlar ve kimlikler üzeri çeşitlikler kimi zaman 'altın dönem'i ziyaret edip kimi zaman kendini hatırlayan beden üzerinden özgürleştirmek amaçlanmıştır. Bahsedilen arşiv çalışmasının yanı sıra, proje Kadife Sokak müdavimleriyle 2 adımda gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış röportajlar ve katılımcıların anlatılarıyla vücut dillerine odaklanan 'Bir Gece Performansı' isimli video işinden oluşmaktadır. Bu çalışma İstanbul gece hayatının, sosyal bir yapı olarak hatırlanması ve ona dair nostaljik imgesi dışında hikayeler anlatma denemesidir. Anahtar Sözcükler: İstanbul Gece Hayatı, Kadife Sokak, reflektif nostalji, öz anlatı, sosyal koreografi, kolektif bellek, kent ritüelleri, dışarı çıkma pratikleri, müdavim, hatırlayan beden
  • Doctoral Thesis
    Framework Genesis: Yönetim Çerçeveleri ve Yönetim Sistem Standartları için Özgün Bir Kök Çerçeve
    (2025) Gerek, Yalçın; Aydın, Mehmet Nafiz
    Birbirinden farklı yönetim çerçevelerinin (YÇ), sistem standartlarının (YSS) ve kurumsal mimarilerin (KM) yaygınlaşması, operasyonel verimsizliklere, stratejik uyum eksikliğine ve kafa karıştırıcı bir 'Paradoks Sözlüğü'ne yol açan parçalanmış bir yapı oluşturmaktadır. Bu tez, organizasyonel yönetime birleştirme ve sistemik netlik getirmek üzere tasarlanmış yenilikçi bir kök çerçeve olan Framework Genesis'in (FG) geliştirilmesi ve keşifsel doğrulaması yoluyla bu kritik boşluğu ele almaktadır. Araştırmada, özel olarak geliştirilmiş yedi fazlı Geliştirilmiş Sezgisel Araştırma Yöntemi (EHRM) tarafından yönlendirilen bir tasarım bilimi yaklaşımı kullanılmıştır. Bu metodoloji, iki temel bileşenin geliştirilmesini sağlamıştır. Birincisi, mevcut YÇ'lerin ve YSS'lerin kapsamlı bir analizinden türetilen 48 temel bileşenden oluşan doğrulanmış bir taksonomi olan Bütünlüklü Yapı Taşı Taksonomisi (CBBT), ortak bir içerik sözlüğü sunmaktadır. İkincisi, sistemik bir meta-model olan Birleşik Mimari Çerçevesi (UAF), mimari yapıyı sağlamaktadır. Framework Genesis, bu bileşenleri entegre ederek organizasyonu, ideal bir mimari tasarım (EidosTwin) ve onun somut operasyonel gerçekliği (OusiaTwin) arasında felsefi temelli bir ikilik aracılığıyla kavramsallaştırmaktadır. Çerçeve ve amaca yönelik geliştirilmiş doğrulama araçları (FGMAPM, FGGIS, FGCMAM), kapsamlı ve karma yöntemli bir doğrulama stratejisine (FGVAL) tabi tutulmuştur. Bu strateji, mevcut standartlara karşı nicel bir boşluk analizi, 209 firmanın katıldığı bir olgunluk değerlendirme çalışması ve üç derinlemesine boylamsal vaka çalışmasını içermiştir. Bulgular, FG'nin kavramsal sağlamlığını teyit etmiş ve sistemik sorunları teşhis etme ile organizasyonel dönüşüme rehberlik etmedeki pratik faydasını göstermiş, müdahale sonrası olgunluk skorlarında ölçülebilir iyileşmeler ortaya koymuştur. Bu tez, yönetim çerçevesi teorisi için yeni bir mimari ve üretken paradigma sunmaktadır. Organizasyonların karmaşıklıkta yol bulmalarını, birbirinden farklı sistemleri entegre etmelerini ve daha fazla stratejik uyum elde etmelerini sağlayan, doğrulanmış ve bütünsel bir meta-çerçeve sağlamaktadır. Anahtar Sözcükler: yönetim çerçeveleri, yönetim sistemi standartları, Entegre Yönetim Sistemi, bilgide birlik teorisi, ISO standartları, yönetim sistemi, sistem teorisi, sistem düşüncesi, Bütünlüklü Yapı Taşı Taksonomisi, Bütünlüklü Kök Yönetim Çerçevesi
  • Master Thesis
    B2B'den B2C Geçişlerde Zorluklar ve Fırsatlar: Türk Şirketleri Üzerine Karşılaştırmalı Bir Çalışma
    (2025) Cengiz, Muhammet Ali; Coşkun, Ayşe Elif
    'B2B'den B2C'ye Geçişlerde Zorluklar Ve Fırsatlar: Türk Şirketleri Üzerine Karşılaştırmalı Bir Çalışma' başlıklı bu tez, bir şirketin B2B (İşletmeden İşletmeye) pazarından B2C (İşletmeden Tüketiciye) pazarına geçişinin mevcut müşteri ağlarının dönüşümü üzerindeki etkisini araştırmayı amaçlamaktadır. Tezin merkezi sorgulaması, bir şirketin yerleşik B2B ağının, B2C modeline yönelik stratejik geçiş sırasında Yeni Ürün Geliştirme (YÜG) ve tasarım yönetimi süreçleri için bir kolaylaştırıcı (avantaj) mı yoksa bir kısıtlayıcı (dezavantaj) olarak mı işlev gördüğünü ve bunun nasıl gerçekleştiğini incelemektedir. Bu çalışma, mevcut ilişkilerin bu ikili doğasını eleştirel bir şekilde inceleyerek, tüketici pazarları için gereken adaptasyonu hem kolaylaştırma hem de engelleme potansiyellerini araştırmaktadır. Çalışma, müşteri ağlarının süreç üzerindeki olumlu veya olumsuz etkilerini ortaya çıkaracak, aynı zamanda şirketlerin karşılaşabileceği zorlukları ve bunların çözümlerini analiz edecektir. Araştırma, işletmelerin bu tür geçiş süreçlerini daha etkin bir şekilde yönetebilmeleri için hem teorik bir çerçeve hem de pratik öneriler sunmayı hedeflemektedir. Bu araştırma, şirketlerin tasarım ve marka yönetimi perspektifinden karşılaştıkları dinamikleri anlamayı amaçlayan nitel bir araştırma olarak yapılandırılmıştır. Bu çalışmada, B2B'den B2C modellerine geçiş yapmış farklı sektörlerden (ambalaj, bisiklet bileşenleri ve ayakkabı) üç Türk şirketini içeren çoklu vaka çalışması yöntemi, zorlukları ve uygulamaları analiz etmek için kullanılmıştır. Ayrıca, araştırma verileri yarı yapılandırılmış mülakatlar yoluyla toplanmıştır. Sonuçlar, şirketin marka genişletme stratejisinin pazar payının büyümesi üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu ortaya koymuştur. İşletmenin marka yönetimi, bir pazarlama aracı ve stratejik bir gerekliliktir. Marka yönetiminde tasarımın önemi, markanın vaatleri ile müşteri deneyimi arasında tutarlılık sağlama ihtiyacını vurgulamaktadır.
  • Master Thesis
    Derin Düşünme 17 Ay Sonra Faydacı Davranışla İlişkili
    (2025) Vurgun, Rozelin; Yılmaz, Onurcan
    Ahlaki bilişin İkili İşlem Modeli (İİM) derin düşünmenin sezgisel süreçleri geçersiz kılarak faydacı yargıyı desteklediğini öne sürmektedir. Ancak, İİM'yi destekleyen çalışmaların çoğu, sınırlı dış geçerlilikleri ve psikopatiyle ilişkisi nedeniyle eleştirilen varsayımsal kurban ikilemlerine dayanmaktadır. Bu çalışmada, Zaman 1'de (N = 1,200), Oxford Faydacılık Ölçeği'nin tarafsız iyilik ve araçsal zarar olmak üzere iki boyutunun yanı sıra derin düşünmeyi, düşünme stillerini ve bilişsel yeteneği ölçülmüştür. On yedi ay sonra, Zaman 2'de (N = 321), gerçek ahlaki davranışlarını değerlendirmek için tasarlanmış teşvikli ekonomik oyun olan Parasal Vagon İkilemi'ni oynamak için Zaman 1'deki aynı katılımcılar tekrar davet edilmiştir. Ayrıca karar gerekçelerini (örneğin ahlaksızlık, erdem ahlakı, deontoloji, faydacılık, kadercilik ve eşitsizlikten kaçınma). Sonuçlar, Zaman 1'deki derin düşünme puanlarının Zaman 2'deki faydacı davranışı yordayarak İİM'yi desteklemiştir. Ancak, ne tarafsız iyilik ne de araçsal zarar Zaman 2'deki faydacı davranışı yordamamıştır. Ek olarak, yalnızca faydacı gerekçelendirme faydacı davranışla pozitif olarak ilişkiliyken, tarafsız iyilik faydacı, deontoloji, erdem ahlakı ve eşitsizlikten kaçınma dahil olmak üzere çeşitli gerekçelendirmelerle pozitif olarak ilişkili bulunmuştur. Bu bulgu, tarafsız iyilik alt ölçeğinin faydacı ahlaktan ziyade daha genel bir ahlaki eğilimi yansıtabileceğini düşündürmektedir. Ek olarak, dindarlık derin düşünme ile faydacı davranış arasındaki ilişkide aracı rolü oynamıştır. Bu bulgu ise muhtemelen dindarlar ile olmayanlar arasındaki epistemik normlardaki farklılıklardan kaynaklanıyor olabilir (örneğin, otoriteye ve geleneğe güvenmek ile kanıta dayalı akıl yürütme). Genel olarak bulgular, derin düşünmenin faydacı davranış üzerindeki uzun vadeli yordama gücünü, faydacı karardaki olası epistemik norm farklılıklarını ve ahlak çalışmalarında davranışsal ölçümler kullanmanın önemini vurgulamaktadır.
  • Master Thesis
    Ani Arkeolojik Alanı Kazı ve Koruma Çalışmalarının Çağdaş Koruma Yöntemleri Bağlamında Değerlendirilmesi
    (2025) Can, Ebru Sıla; Alioğlu, Emine Füsün
    Ani, Kars ilinde, Türkiye ile Ermenistan sınırında yer alan ve UNESCO Dünya Miras Listesi'ne arkeolojik mirasıyla dahil edilen tarihi bir yerleşimdir. Kent, tarih öncesi dönemden 16.yüzyıla kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olup, günümüzde mimari bütünlüğünü koruyabilmiş bazı kültürel miras yapıları ve kalıntıları ile korunmaktadır. Ani'nin, tarihsel süreçte geçirdiği işgaller, fetihler, iklim koşulları ve depremler gibi nedenler sonucu terkedilmiş ve korunması gereken değerleri zarar görmüştür. Yüksek lisans tez çalışmasında, Ani'nin kültürel ve arkeolojik mirasının korunması için 19.yüzyıldan günümüze kadar uygulanan koruma müdahaleleri incelenmiş, uluslararası kültürel miras koruma anlayışlarına paralel olarak değerlendirilmiş ve öneriler geliştirilmiştir. Tezin birinci bölümünde, Ani'nin coğrafi konumu ile tarihsel ve kültürel gelişimi kronolojik sırayla incelenmiştir. Sonraki bölümde, Ani Orta Çağ Kenti'nin önemli kültürel miras yapıları ve kalıntıları, mimari özellikleri, tahribat-onarımları ve günümüzdeki durumları incelenmiştir. Tezin son bölümünde ise, 19.yüzyıldan itibaren, Ani'nin kültürel miras yapılarına ve arkeolojik alanına yönelik yapılan kazı ve koruma çalışmalarının tarihsel süreci ve uygulamaları incelenerek, çalışmalar çağdaş koruma ilke, yöntem ve yaklaşımları perspektifinden değerlendirilmiştir.
  • Master Thesis
    Marka Güveni, Marka Değeri ve Tutumlar: İleri Dönüştürülmüş Gıda Satın Alma Niyetinin İncelenmesi
    (2025) Kemer, Ezgi; Tosun, Petek
    Gıda israfı, dünya genelinde en önemli sorunlardan biri haline gelmektedir. 2024 yılında, toplam gıda israfının %46'sı, gıda tüketiciye ulaşmadan önce gerçekleşmiştir. Temelde, gıdalar süpermarketlere, restoranlara veya tüketicilerin evlerine ulaşmadan önce israf edilmektedir. Bu sorunları ele almak ve gıda israfını azaltmak amacıyla birçok girişimde bulunulmuştur. Umut verici çözümlerden biri, gıda israfının kullanılabilir kısımlarını yeni gıda ürünlerinde bileşen olarak değerlendiren upcycled (geri dönüştürülmüş) gıdalardır. Upcycled gıdalar yeni ürünlerdir ve tüketicilerin bu ürünleri kabul etmesi hem zorlayıcı hem de gıda sektörü açısından kritik bir konudur. Bu yeni ürünü keşfetmek amacıyla, çeşitli çalışmalar upcycled gıdalara yönelik tutumları incelemiştir. Bu araştırma, tüketicilerin en sevdikleri marka tarafından sunulan upcycled cips ürününe yönelik tutumlarını araştırmaktadır. Önerilen model, Planlı Davranış Teorisi'ne dayanmakta olup, marka güveni ve marka değerinin etkisini de göz önünde bulundurmaktadır. Araştırma kapsamında Türkiye'de 450 tüketiciyle çevrimiçi bir anket gerçekleştirilmiştir. Hipotezlerimizi test etmek için Yapısal Eşitlik Modellemesi (PLS-SEM) kullanılmıştır. Sonuçlar, tutumların, öznel normların ve algılanan davranışsal kontrolün, upcycled cips satın alma niyeti üzerindeki olumlu etkisini doğrulamıştır. Ayrıca, tüketicilerin en sevdikleri markanın bir upcycled cips ürünü piyasaya sürmesi durumunda nasıl tepki verdiklerine dair çalışmamız ilginç sonuçlar ortaya koymuştur. Bulgular, marka güveninin, tüketicilerin upcycled cipslere yönelik tutumlarıyla olumlu bir şekilde ilişkili olduğunu göstermiştir. Ancak, marka değeri ile satın alma niyeti arasındaki ilişki desteklenmemiştir. Çalışmanın sonucunda, tutumların, öznel normların ve algılanan davranışsal kontrolün tüketicilerin satın alma niyetleri üzerinde önemli bir etkisi olduğu belirlenmiştir. Özellikle, marka güveninin, yeni piyasaya sürülen upcycled cipslere yönelik tüketici tutumları üzerinde güçlü bir etkisi olduğu görülmüştür. Elde edilen bulgular, akademisyenler, kamu politikası yapıcıları ve tüketicilerin en sevdikleri markalar tarafından sunulan upcycled gıda ürünlerini satın alma niyetlerini anlamak isteyen yöneticiler için önemli çıkarımlar sunmaktadır. Upcycled gıda pazarlamacıları, ürün hakkında ve nasıl üretildiğine dair daha fazla bilgi sağlayarak marka güvenini güçlendirmelidir.
  • Master Thesis
    4+4+4 Zorunlu Eğitim Yasasının Okullaşma ve İstihdam Üzerindeki Etkisi
    (2025) Yılmaz, Funda Başak; Tekgüç, Hasan
    Bu çalışmanın amacı 12 yıllık (4+4+4) zorunlu eğitim yasasının akademik, mesleki ve dini (İmam Hatip Lisesi (IHL)) lise mezunları üzerindeki orta-uzun vade de eğitim ve işgücü piyasası sonuçlarını araştırmaktır. Bilinen kadarıyla, bu çalışma IHL mezunlarının istihdam, eğitim, evlilik ve NEET etkilerini geleneksel meslek lise mezunlarından ayrı olarak araştıran ilk çalışmadır. İlk olarak, zorunlu eğitim yasasının lise mezuniyeti üzerindeki etkisini ölçmek için Regresyon Süreklilik Analizi Tasarımı (RDD) yöntemi kullanılmaktadır. Analizin ikinci kısmında ise reformun nedensel etkisini tahmin etmek amacıyla Farkların Farkı (DiD) yöntemi kullanılmaktadır. Araştırmanın sonuçları, reform sonrası her iki cinsiyet için de lise mezuniyetinin arttığını göstermektedir. IHL mezuniyetindeki artış erkekler için anlamlı ve pozitiftir. Ancak kızlar için yalnızca daha muhafazakâr bölgelerde bu sonuç anlamlı ve pozitif olarak bulunmuştur. Ayrıca, üniversiteye devam oranı her iki cinsiyet için de yalnızca daha muhafazakâr bölgelerde artış göstermektedir. Ücretli istihdamın IHL mezunlarında geleneksek meslek lisesi mezunlarına göre negatif ve büyük bir etki çıkmasına rağmen bu sonuç istatistiksel olarak anlamsızdır. Öte yandan, IHL mezunları diğer meslek lisesi mezunlarına göre üniversiteye devam oranında artış bulunmaktadır ve IHL mezunları daha az evlenmektedir.
  • Master Thesis
    Sanal Gerçeklıkte El-Göz Koordinasyonu ve İnce Motor Kontrolü: Değerlendirme Metrikleri ve Haptık Geri Bildirim Stratejileri
    (2025) Hatira, Nour; Stroppa, Mine Saraç
    Sanal Gerçeklik (SG), eğitim ve motor beceri gelişimi için bir platform olarak giderek daha fazla kullanılmaktadır. Bununla birlikte, sanal gerçeklikte görev performansı için kritik öneme sahip olan etkili ince motor kontrolü ve El-Göz koordinasyonunun (EGK) sağlanmasında zorluklar devam etmektedir. Bu tez, sanal gerçeklikte EGK'yi iki tamamlayıcı perspektiften incelemektedir: performans değerlendirmesi ve Haptik geri bildirim yoluyla motor iyileştirme. İlk olarak, farklı görev talimatlarının (doğruluk, hata veya nötr odaklı) zaman içinde performansı nasıl etkilediğini incelemek için çeşitli fiziksel yeteneklere sahip 36 katılımcıyla uzunlamasına bir kullanıcı çalışması gerçekleştirdik. Daha sonra, SG tabanlı EGK Eğitiminde (EGKE) yaygın olarak kullanılan performans ölçümlerini değerlendirdik. Analizimiz, Throughput'un özellikle hız-doğruluk ödünleşiminin varlığında performansı doğru bir şekilde yakalamadaki sınırlamalarını ortaya koydu. Sonuç olarak, EGKE performansını daha etkili bir şekilde değerlendiren alternatif ölçütler önerdik. İkinci olarak, ince motor görevleri sırasında Haptik geri bildirimin kullanıcı etkileşimi üzerindeki rolünü inceledik. Haptik geri bildirim sağlamak için SenseGlove Nova 1 kullandığımız ve 24 katılımcının yer aldığı bir kullanıcı çalışması gerçekleştirdik. Bu çalışmada, farklı haptik modalitelerin (birleşik, yalnızca kuvvet, yalnızca titreşim ve hiçbiri) ve nesne özelliklerinin (boyut ve şekil) görev performansı üzerindeki etkilerini değerlendirdik. Bu çalışmanın sonuçları, kombine geri bildirimin hassasiyeti önemli ölçüde artırdığını, çarpışmaları azalttığını ve özellikle daha büyük ve daha karmaşık nesne şekilleri için genel manipülasyon deneyimini iyileştirdiğini gösterdi.