Güncel sanatta minimalist miraslar

dc.contributor.advisorEviner, İnci
dc.contributor.authorYılmaz, Doğancan
dc.date.accessioned2024-06-24T11:40:14Z
dc.date.available2024-06-24T11:40:14Z
dc.date.issued2023
dc.departmentLisansüstü Eğitim Enstitüsü / Tasarım Bilim Dalı
dc.description.abstract1960'larda ve 1970'lerde, minimalist sanatçılar modernist sanatın tanımına ve geleneğe aralıksız meydan okudular. Sanatı kurumsallıktan çıkarmak ve günlük yaşamla bütünleştirmek amacıyla sanat nesnesine izleyici katılımını sağlayan minimalistler, böylelikle sanat nesnesi ve izleyici arasında yeni bir etkileşim süreci başlattılar. Modern sanattan post-modern sanata geçiş olarak da tanımlayabileceğimiz bu süreç, sanat nesnesinin ontolojisi ve estetiğinin değişimine neden olmuştur. Geç modernist dönemin medyumlara özgü sanat biçimine karşı medyum-ötesi bir anlayış öne süren minimalist sanatçılar, sanat nesnesinin medyum kategorileri ile ilişkisini kesmiş ve 'üç boyutlu' sanatın ana ayrımlarından biri olan biçimci (formalist) geleneğin tersine, optik kaygılardan uzak durmuşlardır. Bu karşı duruş, mekân ile nesne arasındaki ilişkiye yeni bir ışık tutarak modern estetiğin özne odaklı düşünme biçimini, nesne odaklı bir düşünme biçimine çevirerek izleyiciyle deneyime içkin demokratik bir ilişki açığa çıkarmıştır. Bu ilişki, 1970 sonrası çağdaş sanatın bireysel pratiklerinde minimal nesnelerin eleştirel analizine olanak sağlayarak sanatın toplumsal uzama doğru genişlemesini mümkün kılmıştır. Bu tez çalışması, minimalizmin hem rafine ettiği hem de sonlandırdığı modernist sanatın kendi diyalektik ilişkisine odaklanarak, bu çeşitliliğin minimalizden sonra nasıl genişlediğini haritalandırmaya çalışır.
dc.description.abstractIn the 1960s and 1970s, minimalist artists relentlessly challenged the definition of modernist art and tradition. The minimalists initiated a new interaction process between the art object and the viewer to de-institutionalize art and integrate it into everyday life. This process, which we can also define as the transition from modern to post-modern art, has led to a change in the ontology and aesthetics of the art object. Asserting a post- medium understanding against the medium-specific art form of the late modernist period, minimalist artists severed the relationship of the art object with the medium. They avoided optical concerns, contrary to the formalist tradition, which is one of the main distinctions of three-dimensional art. This counter stance shed new light on the relationship between space and object, transforming the subject-oriented way of thinking of modern aesthetics into an object-oriented way of thinking, revealing a democratic relationship with the viewer immanent to the experience. This relationship enabled the critical analysis of minimal objects in the individual practices of post-1970s contemporary art, making it possible for art to expand into the social space. This thesis attempts to map the logic of how this diversity expanded after minimalism, focusing on the dialectical relationship of modernist art itself, which minimalism both refined and ended.en_US
dc.identifier.endpage141
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.12469/5958
dc.language.isoen
dc.statusOnaylandı
dc.subjectFelsefe
dc.subjectGüzel Sanatlar
dc.subjectSanat Tarihi
dc.subjectPhilosophyen_US
dc.subjectFine Artsen_US
dc.subjectArt Historyen_US
dc.titleGüncel sanatta minimalist miraslar
dc.titleMinimalist Legacies in Contemporary Arten_US
dc.typeMaster Thesis
dspace.entity.typePublication

Files

Collections