TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://gcris.khas.edu.tr/handle/20.500.12469/4467
Browse
Browsing TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu by Department "Fakülteler, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü"
Now showing 1 - 20 of 38
- Results Per Page
- Sort Options
Article Citation Count: 02015 PARİS İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONFERANSI ÇERÇEVESİNDE NÜKLEER ENERJİ: BİR ÇÖZÜM MÜ, YOKSA BİR SORUN MU?(Rasim Özgür Dönmez, 2017) Keçeci, F. Orçunİklim değişikliği sadece gelişmekte olan ülkeler için değil aynı zamanda gelişmiş sanayi toplumları için de küresel bir sorundur. Karbondioksit (CO2) yayarak daha fazla fosil yakıt tüketmek iklim değişikliğine yol açar ve bu sorun insan faaliyetlerinden kaynaklanır. İklim değişikliğinin bir sonucu olarak küresel ısınma tüm insanlığı ve ekolojik dengeyi tehdit etmektedir. Devletler arasındaki farklılık ve sorunlara rağmen; dünya ülkeleri son zamanlarda iklim değişikliğiyle uluslararası arenada mücadele etmektedir. Özellikle iklim değişikliğine yönelik riskleri azaltmak amacıyla Kasım 2015’te gerçekleştirilen Paris İklim Değişikliği Konferansı’ndaki en önemli meselelerden birisi nükleer enerjidir. Bu bağlamda, bu makale nükleer enerjinin iklim değişikliğine katkı sağlayıp sağlamayacağını incelemektedir.Article Citation Count: 0Algı mı, söylem mi? Kopenhag Okulu ve yeni-klasik gerçekçilikte güvenlik tehditleri(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği İktisadi İşletmesi, 2011) Akgül Açıkmeşe, SinemBu makale, güvenlik tehditlerinin ortaya çıkışı bakımından yeni-klasik gerçekçilikteki algısal yaklaşımla, Kopenhag Okulunun söylemle inşaya dayalı yöntemini karşılaştırmaktadır. Makalenin hareket noktası, güvenlik tehditlerinin içeriği ve güvenlik aktörleri bakımından farklı perspektifl ere sahip bu iki yaklaşımın güvenliğin çalışılmasında metodolojik benzerlikler içermesi nedeniyle karşılaştırılabilir olduğu varsayımıdır. Makale, tehditlerin ortaya çıkışı bakımından yeni-klasik gerçekçiliğin algılara dayalı öznel yaklaşımının Kopenhag Okulu tarafından kısmen benimsendiğini vurgulayarak, Okulun söyleme dayalı özneler-arası alternatif bir model geliştirdiğini aktarmaktadır. Bu çerçevede, makale öncelikle Güvenlik Çalışmaları yazınında güvenlik tehdidinin içeriği konusundaki tartışmalara yer vermektedir. Ardından, yeni-klasik gerçekçiliği çatısında barındıran Gerçekçi Güvenlik Çalışmalarının tehdidin içeriği ve ortaya çıkışına dair varsayımlarını karşılaştırmalı olarak değerlendirmekte ve yeni-klasik gerçekçiliğin algısal perspektifi ni analiz etmektedir. Son olarak, Kopenhag Okulunun tehditlerle ilgili analizinin çerçevesini oluşturan güvenlikleştirme yaklaşımının tehditlerin kapsamı ve dayanağına dair tespitlerini Okulun kullandığı söz edimi, siyaset teorisi ve söylem analizi perspektifl erinden yeni-klasik gerçekçilikle karşılaştırmalı olarak incelemektedir.Article Citation Count: 0Araştırma Merkezlerinin Yükselişi, Türkiye’de Dış Politika ve Ulusal Güvenlik Kültürü(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği İktisadi İşletmesi, 2012) Çelik, Nihat[Abstract Not Available]Article Citation Count: 0Başarısızdevlet-demokratik model ülke sarmalında Gürcistan'ın 20 yılı(2012) Çelikpala, MitatGürcistan, bağımsızlığın ilan edildiği 1990’lı yıllardan bu güne zayıf siyasi, ekonomik ve finansal yapısı ile etnik sorunlarıyla sürekli olarak bir başarısız devlet görüntüsü sergiledi. Ülkede güçlü, demokratik ve kapsayıcı bir siyasi liderin çıkmaması, etkin muhalefetin oluşamaması birçok sorunlara yol açtı. Gürcistan’ın kısa vadeli geleceği, 2012’de yapılacak parlamento seçimleriyle nasıl bir parlamento oluşacağı ve 2013’te yapılacak başkanlık seçimlerinin nasıl seyredeceği konusuna bağlıdır. Seçimlerden sonra yürürlüğe girecek anayasa değişikliklerinin nasıl bir düzen oluşturacağı, Saakaşvili’nin siyasi tavrı ve geleceği, Gürcistan’ın ana gündemini belirleyecektir. Gürcistan’ın en büyük sorunu, Saakaşvili’nin karşısına 2003–2004 dönemindeki gibi etkili ve güçlü bir yeni Saakaşvili’nin çıkmamış olmasıdır. Saakaşvili’nin Rusya’dakine benzer bir “Putin-Medvedev” senaryosunu mu tercih edeceği yoksa farklı ve demokratik bir yol mu izleyeceği henüz belirsizliğini korumaktadır.Article Citation Count: 6Computational International Relations What Can Programming, Coding and Internet Research Do for the Discipline?(Dış Politika ve Barış Araştırmaları Merkezi, İhsan Doğramacı Barış Vakfı, 2019) Ünver, Hamid AkınComputational Social Science emerged as a highly technical and popular discipline in the last few years, owing to the substantial advances in communication technology and daily production of vast quantities of personal data. As per capita data production significantly increased in the last decade, both in terms of its size (bytes) as well as its detail (heartrate monitors, internet-connected appliances, smartphones), social scientists’ ability to extract meaningful social, political and demographic information from digital data also increased. A vast methodological gap exists in ‘computational international relations’, which refers to the use of one or a combination of tools such as data mining, natural language processing, automated text analysis, web scraping, geospatial analysis and machine learning to provide larger and better organized data to test more advanced theories of IR. After providing an overview of the potentials of computational IR and how an IR scholar can establish technical proficiency in computer science (such as starting with Python, R, QGis, ArcGis or Github), this paper will focus on some of the author’s works in providing an idea for IR students on how to think about computational IR. The paper argues that computational methods transcend the methodological schism between qualitative and quantitative approaches and form a solid foundation in building truly multi-method research design.Article Citation Count: 0Contending Agendas For The Black Sea Region: A Turkish Alternative(Genelkurmay ATASE SAREM Başkanlığı, 2010) Aydın, MustafaSoğuk Savaşın sona ermesi yüzlerce yıl çok sayıda çatışmaya tanıklık etmiş olan Karadeniz havzasında çok taraflı iş birliğine dayalı yeni bir siyasi çerçevenin gelişmesini mümkün kıldı. Avrasya’nın ortasındaki stratejik konumu nedeniyle geniş alanları kontrol edebilen Karadeniz coğrafyası Soğuk Savaş sonrasının değişen jeopolitiğinde önemli bir yer işgal etmeye devam etmektedir. Bölgenin kendine özgü jeopolitiği ve stratejik değeri bölge ülkeleri açısından uluslararası ilişkilerinde çeşitli avantajlar sağlamaktaysa da sıklıkla bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrar için önemli riskleri de içinde barındırmaktadır. Bu çalışma büyük güçlerin (ABD, RF ve AB) son yıllarda bölgeye yönelik artan ilgileri ve özellikle güvenlik arayışlarının bölgeselleşmesinin her zaman olumlu sonuçlar doğurmayabileceği ve çatışmalara yol açabileceğini ileri sürerek; bir alternatif sunması açısından, Karadeniz vizyonunu bu güçlerden farklı olarak, küresel endişelerden ziyade bölgesel arayışlara dayandıran Türkiye’nin politikalarını değerlendirecektir.Other Citation Count: 0Dış Siyaseti ve Askerî Stratejileriyle ikinci dünya Savaşı Türkiye si İlhan TEKELİ ve Selim İLKİN 1. Cilt, İletişim Yayınları, İstanbul, 2013, 669 sayfa.Dış Siyaseti ve Askerî Stratejileriyle ikinci dünya Savaşı Türkiye'si İlhan TEKELİ ve Selim İLKİN 1. Cilt, İletişim Yayınları, İstanbul, 2013, 669 sayfa.(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği İktisadi İşletmesi, 2015) Valansi Franco, Karel[Abstract Not Available]Article Citation Count: 0Enerji güvenliği: NATO’nun yeni tehdit algısı(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği İktisadi İşletmesi, 2014) Çelikpala, MitatEnerji güvenliği, ana amacı İttifak üyelerini askeri tehditlere karşı savunmak olan NATO’nun öncelikli konu başlıkları arasına ancak son on yılda girebilmiştir. Bu çalışmada, NATO’nun Soğuk Savaş sonrası dönemde düzenlenen zirvelerinde yayınlanan zirve bildirgeleri ve stratejik konseptler ile çeşitli NATO zeminlerinde yapılan tartışmalar ışığında, enerji güvenliğinin NATO için taşıdığı anlam ve önem üzerinde durulmaktadır. NATO’nun enerji güvenliği kavramına yaklaşımı değerlendirilerek, önümüzdeki süreçte enerji güvenliği konusunun NATO çerçevesinde ne yönde şekillenebileceği ortaya konmaya çalışılmaktadır.Book Review Citation Count: 0The European Union's Immigration Policy: Managing Migration in Turkey and Morocco(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği, 2018) Oral, GulMigration has been an important reason for externalization of the EU’s policies towards non- member third countries. Throughout the 2000s, the European Union has advanced its efforts for externalization of its immigration policies with the aim of providing security, stability, and prosperity in the neighborhood due to emerging demographic, economic and security problems.Article Citation Count: 5Greece's Strategy and Perceptions towards Turkey: The End of Consensus and the Return of History?(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği, 2018) Ifantis, KostasThe paper focuses on the impact of the crisis on the Greek public debate on perception of and strategy towards Turkey. The analysis is placed in the context of a strategic consensus that was ruptured during the crisis and the lack of bipartisanship on the country's security preferences. Although Athens and Ankara have enjoyed an unusually long period of calm waters in the Aegean from 1999 to 2016 the last two years have produced the familiar aggressive rhetoric and mutual mistrust. With the bilateral issues intact the traditional inertia on both sides can easily turn into heightened tensions with the risk of miscalculation given the proximity of military hardware being hardly insignificant. The paper also presents some of the findings of a research conducted by the two guest editors of this special issue on the Greek elites' perceptions of Turkey in the midst of the crisis.Article Citation Count: 4Greek Foreign Policy in Defence of the National Interest: Teetering between Exceptionalism and Integration(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği, 2018) Triantaphyllou, DimitriosThis paper aims to explain how crisis-ridden Greece defines and defends its national interest. The constellation of the twin economic and migration crises coupled with the increasingly transactional nature of the global order have forced Greece's hand in sticking to its guns with regard to its membership in both NATO and the European Union. While deterrence vis-a-vis Turkey remains a high priority Greece has had to labour to regain its status and credibility within both aforementioned organizations by evolving away from its traditional policy of balancing between its membership obligations in NATO and the EU and its more nuanced approach to relations with Russia in contrast to many other countries. This has been done with the consensual adoption across the mainstream political spectrum of a policy of strategic realism which sees a distancing from the Euro-Atlantic context as an anathema albeit the persistence of the reflex of exceptionalism and ethno-centrism. Its flank state status and the danger of further marginalization at a time of a changing Turkey have forced its hand while also presenting opportunities for the adoption of a renewed positive agenda with its neighbours.Article Citation Count: 0Ideology Political Agenda and Conflict: A Comparison of American European and Turkish Legislatures' Discourses on Kurdish Question(Center Foreign Policy & Peace Research, 2017) Ünver, Hamid AkınCombining discourse analysis with quantitative methods this article compares how the legislatures of Turkey the US and the EU discursively constructed Turkey's Kurdish question. An examination of the legislative-political discourse through 1990 to 1999 suggests that a country suffering from a domestic secessionist conflict perceives and verbalizes the problem differently than outside observers and external stakeholders do. Host countries of conflicts perceive their problems through a more security-oriented lens and those who observe these conflicts at a distance focus more on the humanitarian aspects. As regards Turkey this study tests politicians' perceptions of conflicts and the influence of these perceptions on their pre-existing political agendas for the Kurdish question and offers a new model for studying political discourse on intra-state conflicts. The article suggests that a political agenda emerges as the prevalent dynamic in conservative politicians' approaches to the Kurdish question whereas ideology plays a greater role for liberal/pro-emancipation politicians. Data shows that politically conservative politicians have greater variance in their definitions based on material factors such as financial electoral or alliance-building constraints whereas liberal and/or left-wing politicians choose ideologically confined discursive frameworks such as human rights and democracy.Article Citation Count: 0Kıdem Tazminatının Bir Fondan Karşılanması (2002 Yasa Taslağı'na İlişkin Bir Değerlendirme)(Yerküre Tanıtım ve Yayıncılık Hizmetleri A.Ş., 2005) Kutal, MetinTürk iş hukukunda gelişmiş bir hak olan "kıdem tazminatı", işletmeler açısından ciddi bir maliyet unsurudur. Bu nedenle, bazı işverenler bu tazminatı ödememek için çeşitli yollara başvurmaktadır. İşsizlik sigortasının ve iş güvencesinin son yıllarda Türk hukukuna girmesi, kıdem tazminatını yeniden düzenleme ihtiyacını doğurmuştur. Türk doktrininde 1980'lerden beri bu konuda üretilen görüşlerin en fazla üzerinde durulanı, bu tazminatın işverenlerin sorumluluğunda bir fondan karşılanmasıdır. Ancak, fon fikrine işçi ve işveren kanatlarında hala şüphe ile bakılmaktadır. Özellikle işçi kanadı, bu fonda biriken paraların siyasal iktidarlarca amaç dışı kullanılacağından endişe duymaktadır. Halbuki, gerekli yasal önlemler alınır, iyi işletilir ve ciddi denetlenirse, fon kaynaklarının amaç dışı kullanımları önlenebilir. Bunun somut kanıtı, 2001 'den beri işleyen İşsizlik Sigortası Fonu'dur. Bu makalede, 2002 yılında 9 kişilik bir Bilim Kurulu tarafından hazırlanan Kıdem Tazminatı Fon Taslağı açıklanmakta ve sosyal tarafların bu çalışma üzerinde iyi niyetli bir yaklaşımla katkıda bulunmaları önerilmektedir.Article Citation Count: 1Küresel Fay Hatları ve Türkiye'nin Bölgesel Bütünleşme Politikaları: Siyasi Ekonomik Model Önerisi(Hale Şıvgı, 2017) Oksay, Serhan; İşeri, Emre; Çelik, NihatBu çalışmanın temel amacı siyasi ekonomik fay hatlarıyla örülü yakın coğrafyasında Türkiye’nin çeşitli bölgeselleşme arayışlarındaki başarı ihtimallerini niteliksel ölçebilmek ve hangi aşamalara kadar ulaşabileceğini öngörmektir. Bunun için farklı bölgeselleşmeleri karşılaştırmaya imkân veren etkileşim halindeki iki ayaklı – siyasi ayakta (istikrarlı barış ortamının tesisi) ekonomik ayakta ise (karşılıklı bağımlılık) - bir bölgeselleşme/bütünleşme modeli benimsenmiştir. İlgili model yoluyla Türkiye’nin bölgeselleşme ve bölgeselleşmeye yönelik işbirliği hamleleri – AB, Ekonomik İşbirliği Örgütü (EİÖ) ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİÖ) - karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. Sonuçta ise bölgede “kalıcı barışın” sağlayacağı siyasi zemin olmadan Türkiye’nin girişeceği hiçbir bölgeselleşme çabasının ileri aşamalara ulaşma imkânın olmadığı kanaatine varılmıştır.Article Citation Count: 0Levant’ta büyük oyun: Doğu Akdeniz’in enerji jeopolitiği(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği İktisadi İşletmesi, 2012) Ediger, Volkan S.Levant Bölgesi’ndeki ticaret sisteminden başlayarak bölgenin hidrokarbon jeopolitiğine geçiş sürecine kadar uzanan tarihsel gelişimin uzun erimli (longue dureé) bakış açısıyla incelendiği bu çalışmada, bölgenin günümüzdeki durumu, petrol ve doğal gazın arama, üretim ve ihracı konusunda özellikle 2000’li yıllardan bu yana yaşanan gelişmelerle değerlendirilmiştir. Bölgenin hidrokarbon jeopolitiğindeki çatışma ve iş birliğinin sabit ve değişen boyutlarına, uluslararası ilişkilerin güç politikaları ve güçler dengesi gibi kavramları çerçevesinde özel bir yer verilmiştir. Bu çalışma sonunda test edilerek doğrulanan iki temel hipotezden bir tanesi, zaman içinde ticaretten enerjiye evrimleşen Levant jeopolitiğinin, küresel başat güç ve uluslararası devletler sistemindeki güç dengeleri için önemini uzun tarihi boyunca koruduğudur. Buna bağlı olarak geliştirilen ikinci hipotez de, Levant jeopolitiğinin kontrolünün başat gücün elinde olduğu zamanlarda bölgesel ve küresel çaptaki barış ve istikrarın arttığıdır. Güç dengelerindeki kaymalardan ötürü Levant’taki jeopolitik kontrol tek bir gücün elinden çıkmaya başladığı zamanlarda çatışmalar artmakta, iş birlikleri azalmaktadır. Doğu Akdeniz’in enerji konusunda günümüzde karşı karşıya kaldığı tehdit ve fırsatların incelenmesinin ardından bölgedeki çatışma ve iş birliği olanakları konusunda çıkarımlar yapılarak, bölgesel aktörlerin temel stratejileri değerlendirilmiştir. Levant’ta öne çıkan yeni enerji jeopolitiğinin bölgenin önemli bir gücü olan Türkiye için oluşturacağı tehdit ve fırsatlar tartışılmıştır.Article Citation Count: 8Levantine Challenges on Turkish Foreign Policy(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği, 2018) Aydın, Mustafa; Dizdaroğlu, CihanTurkey's perception of the Levant has been hazy in modern times and the country has not constructed a holistic approach towards the region until recently despite the fact that Turkey has sought closer cooperation with the Levantine countries since the late 1990s. In addition to Turkey's willingness to open up to the region recent international developments such as the discovery of hydrocarbons off the coast of Israel Egypt and Cyprus the outbreak of the Arab Spring and changes in the regional balance of power have provided momentum for Turkey's engagement with the region. This paper argues that although these factors have provided space for Turkey to play a more assertive role in the region the country has thus far failed to present a successful region-wide strategy or carve up an influence zone.Other Citation Count: 0NATO'nun Evrimi ve Türkiye'nin Transatlantik Güvenliğe Katkıları(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği İktisadi İşletmesi, 2015) Güvenç, SerhatTürkiye NATO’ya 60 yıl aşkın bir süredir üyedir. Bu sürede güvenliğin hedefleri ve araçlarındaki değişime koşut olarak Türkiye’nin NATO’nun kolektif güvenlik sistemine katkısı da nitelik ve nicelik olarak değişim göstermiştir. Türkiye’nin katkıları bağlamında süreklilik gösteren iki unsur göze çarpmaktadır. Bunlardan birisi coğrafi konumudur. NATO’nun tehdit algılarının yoğunlaştığı bölgelere komşuluğu Türkiye ittifak açısından emlak değerini artırmaktadır. Bir diğer konu ise Türkiye’nin diğer müttefiklere oranla mukayeseli üstünlüğü sayılan, düşük maliyetle büyük bir orduyu silahaltında tutabilmesidir. Soğuk Savaş’ta Türkiye’nin ittifaka katkıları bu iki eksende değerlendirilmiştir. Soğuk Savaş sonrası dönemde, alan dışı kolektif güvenlik görevlerine talip olan NATO’nun evrilen gereksinimleri doğrultusunda Türkiye de katkısını dönüştürüp nicelikten niteliğe ağrılık verdi. Ancak NATO’nun Balistik Füze Savunma Sistemi örneğinde olduğu gibi yünümüzde Türkiye’nin ittifaka temel katkısı bir kez daha coğrafi konumunun bir fonksiyonu olarak gündeme gelmiştir.Article Citation Count: 0NATO’nun gelişen tehdit algısı: 21. Yüzyılda siber güvenlik(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği İktisadi İşletmesi, 2014) Bıçakcı, SalihSiber uzayın sivilleşmesiyle birlikte Vestfalya sisteminin getirdiği ulus devlet modeli derinden etkilenmiştir. Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan bu yeni dönemde nükleer savaşın ve çekişmenin izlerini görmek mümkündür. Siber Uzayın günümüzde karşı karşıya kaldığı tehditler ve bunların henüz netleşmemiş sınırları örneklerde net olarak görülmektedir. NATO gibi uzun soluklu bir güvenlik ittifakına ve üyelerine bu yeni güvenlik ortamında yapılan siber saldırılar, gelecek adına önemli ipuçları vermektedir. Bu makalede NATO’nun bu yeni tehditlere karşı aldığı tedbirler ve belirlenen siber güvenlik stratejileri ortaya çıkaran süreç tartışılmıştır.Article Citation Count: 0NATO-AB ilişkilerinde işbirliği ve çatışma dinamikleri(Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği İktisadi İşletmesi, 2014) Açıkmeşe Akgül, Sinem; Dizdaroğlu, CihanSoğuk Savaş dönemi boyunca Avrupa-Atlantik bölgesinde güvenlik ve savunma alanında NATO’nun sahip olduğu üstün konum, Avrupa’da kendi kendine yetebilen bir güvenlik mekanizmasının oluşumunu engellemiştir. Soğuk Savaş sonrasında dönüşmeye başlayan NATOAB ilişkilerinde, 1998 St. Malo Zirvesi’nin kazandırdığı ivmeyle temelleri atılan OGSP bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Bu tarihten itibaren iki örgüt ilişkilerinde işbirliği fırsatlarının yanı sıra çatışma alanları da belirmeye başlamıştır. NATO-AB arasındaki ilişkilerin kurumsal çerçevesini güçlendiren ve “Berlin-artı” düzenlemelerini de içeren bir dizi anlaşmanın varlığına rağmen günümüzde 22 ortak üyeye sahip iki örgüt arasında etkin bir işbirliğinden söz etmek yanıltıcı olacaktır. Başta AB üyesi olmayan NATO müttefiklerine uygulanan ayrımcılık olmak üzere, halen varlığını sürdüren kurumlar arası ayrışma ve ikilik gibi sorunlar NATO-AB ilişkilerinde gelişimin önünü tıkamaktadır. Bu makale, iki örgüt arasındaki sınırlı işbirliğinin yanı sıra, daha etkin bir işbirliğinin önünü tıkayan engelleri ele almaktadır.Article Citation Count: 0The Only Thing We Have to Fear: Post 9/11 Institutionalization of In-security [Korkmamız gereken tek şey: 11 Eylül sonrasında güvensizliğin kurumsallaşması](Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği, 2012) Çelikpala, Mitat; Öztürk, DuyguDuring the last decade billions of dollars have been spent to increase security measures in the United States. New institutions including a department for homeland security have been established new security tools have been developed and surveillance of Americans has been increased. However despite the creation of 'safety zones' neither the level of the Americans' feeling of security from further terrorist attacks nor their confidence in the ability of US governments to prevent attacks has seen an increase. According to Beck who introduced the concepts of 'world risk society' and 'reflexive modernity' terrorism is one of the products of reflexive modernity which cannot be addressed by traditional security measures. Within this framework this paper analyzes the case of the Americans since 9/11 attacks. In this vein it is argued that the gap which has arisen as a result of addressing non-territory and non-state-based terrorism through state-based security measures has caused a continuation of a high level of insecurity fear and anxiety among the Americans. Public opinion surveys conducted in the United States since the 9/11 attacks by various institutions are used to analyze Americans' thoughts about security and the terror risk in the United States.