Söğüt, İpek Sevda

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Söğüt, İPek Sevda
İ.,Söğüt
İ. S. Söğüt
İpek Sevda, Söğüt
Sogut, İPek Sevda
I.,Sogut
I. S. Sogut
Ipek Sevda, Sogut
Söğüt, İpek
Job Title
Araş. Gör.
Email Address
Ipekss@khas.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

17

Articles

10

Citation Count

0

Supervised Theses

4

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 17
  • Master Thesis
    Sağlık Çalışanlarının Hakları ve Hak Arama Yolları
    (Kadir Has Üniversitesi, 2018) Acar, Zühra; Söğüt, İpek Sevda; Söğüt, İpek Sevda
    Bu tez çalışmasının amacı, sağlık çalışanlarının haklarını tespit edip sınıflandırmak ve haklarının ihlal edilmesi halinde, hangi vasıtaları kullanarak haklarını arayabileceklerini ve bu hak arama sürecini ortaya koymaktır. Zira, sağlık çalışanlarının hakları, kanun koyucu tarafından, hasta hakları gibi sistematik bir şekilde ele alınmadığı için ilgili mevzuat, dağınık şekilde bulunmaktadır. Bu sebeple, sağlık çalışanlarının haklarını tespit etmek bakımından, tek tek sağlık mevzuatı; meslek etik ilke ve kuralları taranmıştır. Bu kapsamda, öncelikle sağlık çalışanı kavramı açıklanarak, sınıflandırılmaya tabi tutulmuş ve hak kavramı kısaca açıklandıktan sonra, bu hakların neler olduğu konusuna geçilmiştir. Haklar ele alınırken, meslek hukuku açısından haklar ve disiplin hukuku açısından haklar olmak üzere ikili ayrıma gidilmiştir. Bu tez çalışması vesilesiyle, sağlık çalışanlarının da hakları olduğu hatırlatılmak istenmiştir. Aralarındaki ilişkinin doğası, gereği zayıf konumda bulunan hastaların haklarını korumaya çalışırken, ilişkinin diğer tarafındaki sağlık çalışanlarının haklarına gerekli hassasiyeti göstermememiz halinde; sağlık çalışanlarının mesleki memnuniyetinin sağlanamayacağına işaret edilmek istenmiştir. Zira, böyle bir tabloda; ne hasta hakları yeterince korunarak hasta memnuniyeti arttırılabilecek ne de ideal bir sağlık politikası yürütülebilecektir.
  • Review
    Citation Count: 1
    ROMA HUKUKUNDA TİCARET SINIRLANDIRMALARI KONUSUNA GENEL BİR BAKIŞ
    (2019) Söğüt, İpek Sevda
    Roma hukuku kaynakları, ticaretin sınırlandırılması meselesi ile, esas ola- rak efendi ve azatlı (libertus) arasındaki ilişki bağlamında, ilgilenmektedirler. Bu bağlamda sorunun ortaya çıkması tesadüf değildir. Köleler serbest bırakıl- madan önce, genellikle, efendilerinin işlerinde çalışarak özel bilgi ve beceri kazanırlardı. Eğer bir köle, idare edilmek üzere serbest bırakılırsa, eski ustası- nın mülk sahibi (genel bir vekalet açısından bir temsilci) olarak mülkü, geçim sağlandı. Diğer durumlarda, görevinden sonra hayatta kalmak için kendi melse- ğini kurması gerekiyordu. Onun bariz tercihi, eski ustası ve mevcut patronu tarafından öğrenmiş olduğu meslek olurdu. Örneğin, tıp doktorunun serbest bırakıcısı bir doktor olabilir ve bir köle bayisinin serbest bırakanı köleliğin kal- dırılması için harekete geçmemiştir, ancak bir köle satıcısı haline gelmiştir.
  • Article
    Citation Count: 0
    YASAL BELİRSİZLİK EMBRİYONİK KÖK HÜCRE ÇALIŞMALARI
    (2017) Söğüt, İpek Sevda
    Kök hücre tipleri arasında yer alan embriyonik kök hücreler, her çeşit hücre ve dokuya dönüşebilme kapasitesi nedeniyle doku mühendisliği ve rejeneratif tıp alanında önemle üstünde durulan kök hücre grubudur. Özellikle insan embriyonik kök hücreleri; yeni ilaç tasarımı deneylerinde, ilaç toksisitelerinin araştırılmasında ve erken embriyonik gelişim çalışmalarında model olabilecek hücrelerdir. Bununla birlikte, insan embriyonik kök hücre çalışmaları canlı embriyoların kullanımını gerektirdiğinden, etik ve hukuki problemleri beraberinde getirmektedir. Embriyon araştırmaları, yaşamın başlangıcı ve insan onurunun kapsama alanını ilgilendirdiğinden, çok tartışmalı bir konudur. Bu çalışma ile genel olarak kök hücre kavramı, hukuki niteliği, embriyonik kök hücre kavramı, embriyonun; insan hakları hukuku, anayasa hukuku, ceza hukuku ve medeni hukuk bağlamında statüsü, ana rahmindeki embriyo, tüpteki embriyo bakımından embriyonik kök hücre çalışmalarındaki mevcut hukuki durum ile araştırma amaçlı embriyo yaratmanın hukukiliği ve embriyonik kök hücre çalışmalarında Sağlık Bakanlığı Genelgesi sonrasındaki hukuki durum açıklanmaya çalışılacaktır.
  • Article
    Citation Count: 1
    COVID-19 AŞISI VE HUKUK
    (2021) Akbulut, Olgun; Söğüt, İpek Sevda
    Daha Covid 19 aşısı keşfedilmeden, aşılamanın ahlaki, sosyal, ekonomik ve hukuki boyutları dünya çapında tartışılmaya başlanmıştı. Bu makale takip eden iki temel hukuki soruya cevap vermeyi amaçla- maktadır: Bir, zorunlu aşı uygulaması ile hangi insan haklarının ihlali söz konusu olabilecektir? İki, Covid 19 aşısının ciddi yan etkileri olması halinde aşı üreticilerinin, onay kurumlarının, dağıtıcıların, sağlık kurum- larının, sağlık personelinin ve sürece dahil olan diğer kişi ve kurumları- nın hukuki sorumluluğu ne olacaktır?
  • Article
    Citation Count: 0
    ROMA VE TÜRK HUKUKU’NDA AİLE FİDEİKOMİSİ (FIDEICOMMISSUM FAMILIAE RELICTUM) KAVRAMI
    (Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2020) Söğüt, İpek Sevda
    Fideicommissum familiae relictum, bir kimsenin irade açık- lamasıyla, malvarlığında bulunan bir malı veya terekesinin tamamını, kendisinin öngördüğü intikal sırasına göre ve üzerinde tasarrufta bulunulmasını yasaklayacak şekilde aileye özgülemesidir. Bu kav- ram, Medeni Hukuk literatüründe “aile fideikomisi” olarak yer ala- rak, Türk Medeni Kanunu’nda yasaklanmıştır. Bu çalışma ile öncelikli olarak, doktrinde “aile fideikomisi yasağı” olarak nitelendirilen bu düzenlemenin yer aldığı aile vakfı kavramını ortaya koyabilmek ba- kımından Roma Hukuku’nda “vakıf” müessesesi üzerinde durulmuş- tur. Çalışmanın devamında ise, aile fideikomisi kavramının, Roma Hukuku’ndaki kökeni olan, fideicommissum familiae relictum açıklan- maya çalışılmıştır. Çalışmanın son kısmında ise, Türk Hukukunda aile fideikomisi yasağı üzerinde durulmuştur
  • Master Thesis
    Hekimin Sır Saklama ve Bildirim Yükümlülüklerine İlişkin Hukuki ve Etik Sorunlar
    (Kadir Has Üniversitesi, 2020) Çuhacı, E. Lara Su; Söğüt, İpek Sevda; Söğüt, İpek Sevda
    Hekimin meslek etik kuralları ve insani ilkeler çerçevesinde hem hastasına hem devlete karşı yerine getirmekle bağlı olduğu birtakım yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu yükümlülükler arasında bulunan sır saklama yükümlülüğü hastanın mahremiyet alanına yönelik, hem bedensel hem de manevi bir koruma sağlamaktadır. Hasta teşhis ve tedavi sürecinde hekim ile bazı özel bilgilerini paylaşabilir. Kişilerin sağlık bilgileri hassas veri sayılır ve tedavi süresi boyunca edinilen bilgiler gizli kalmak zorundadır. Hekim, hastasının gizli kalmasında menfaati olan her türlü bilgiyi sır saklama yükümlülüğü kapsamında saklamakla sorumludur. Hekimin hastasının hassasiyetlerine uygun ve dikkatli davranması, hastanın hekime tamamen güvenmesine ve daha başarılı bir tedavi süreci geçirmelerine katkıda bulunur. Hekimin hastanın iç dünyasına en çok müdahil olabileceği tıbbi alan ise psikiyatridir. Psikiyatri hekimleri hastalarını tedavi ederken hastanın çoğu zaman kendisine bile açmakta zorlandığı alanlara inmek ve en özel, en hassas bilgilerine hakim olmak zorundadır. Psikolojik danışma ve psikoterapi esnasında hastalar hekimlerini sırlarını saklayan birer kasa olarak görür ve bu tedaviyi başarı ile sonuçlandırmanın tek yolu sağlam bir güven ilişkisidir. Hekimin hastasına karşı olan bu hassas yükümlülüğü kanun ile belirlenmiş bazı durumlarda ihlal edilebilir. Bu istisnai durumlarda hekimin sır saklama yükümlülüğüne karşı davranması, aslında hekimi suçlu hale getirmez. Hekim, kanunda sayılmış hukuka uygunluk sebeplerine uygun davranarak sır saklama yükümlülüğüne aykırı gibi görünen davranışlarda bulunabilir. Bu hukuka uygunluk sebeplerinden biri de hekimin ihbar yükümlülüğüdür. Hekimin temel yükümlülüklerinden biri sayılan suç ihbarı, Türk Ceza Kanunu'nda da düzenlenmekte, sağlık mesleği mensupları için ayrı bir yan başlık olarak ele alınmaktadır. Hekimin suçu bildirme yükümlülüğü altında olması, Hipokrat Yemini'nde her daim uyacağını söylediği diğer ilkelerden muaf hale getirmez. Hekim, kendisinden sağlık hizmeti bekleyen kişiye, mağdur veya fail olarak aralarında fark gözetmeden sağlık hizmetini sunmalıdır. Aksi halde, suça karışmış olan kişi ihtiyacı olan sağlık hizmetini talep etmek için sağlık kuruluşlarına başvurmaktan çekinir. Hekimin öncelikle tedavi mi yoksa bildirim yükümlülüğü altında mı bulunduğu kanun yapma süreci boyunca tartışmalı olan bir konu olmuştur. Hekimin yeterli hukuk bilgisine sahip olmadığı ve olay anında kimin mağdur kimin fail olduğunu tespit etmesinin kendisinden beklenemeyeceği açıktır. Hekime yüklenen ihbar yükümlülüğü suçla mücadelede önemli bir role sahiptir. Hekim sadece tedavi için kendisine gelen hastalar için değil, psikoterapi esnasında suç olgusu taşıyan durumlar için de bu yükümlülük altındadır. Psikiyatrik anlamda çeşitli rahatsızlıklara sahip hastalar zaman zaman düşüncelerini ve planlarını hekimleri ile paylaşırlar, hekim suçun oluşmasını engelleyecek bir durumda ise konuyu yetkili mercilere bildirmekle yükümlüdür. Hekimin bu noktada sır saklama yükümlülüğü ile bağlı olup olmadığı, hangi durumlarda hangi yükümlülüğe öncelik verebileceği çeşitli mahkeme kararları ve doktrinden görüşler ile desteklenerek çalışmamızın tamamında ele alınmıştır. Her bir inceleme bölümü önce hekimler açısından açıklanmış daha sonra da psikiyatristlerin alanına özgülenmiş bir şekilde ifade edilmiştir.
  • Master Thesis
    Sigorta Hukuku Bağlamında Kişisel Sağlık Verilerinin Korunması
    (Kadir Has Üniversitesi, 2018) Özcan, Serpil; Söğüt, İpek Sevda; Söğüt, İpek Sevda
    Ýnsanoglu varolusundan bugune gelecegini tehdit eden kendisini yoksulluga itebilecek olaylardan korunma duygu ve cabasi icinde olmustur. Ayni zamanda karsisina cikabilecek zarar verici olaylarin olumsuz sonuclarindan da korunmak icin benzer endiselere ve risklere sahip diger kisiler ile bir araya gelmistir. Zararin dogumu neticesi odemek durumunda kalinacak bedellerin yaninda zararin dogumundan once duzenli araliklarla cok daha kucuk primler seklinde yapilan odemeler sonucu risklerin dogumundaki zararlarin maddi boyutlarini engellemeye yonelik sigortacilik sistemini gelistirmistir. Sosyal devlet anlayisi bizi genel saglik sigortasina sosyal guvenlik sigortasindaki eksiklikler ise ozel saglik sigortaciliginin dogumuna goturmektedir. Sigortacilik sisteminin alt yapisini prim odemelerinin olusturmasi nedeni ile hastanelerde elle tutulan kayitlar bilgisayarlarin cok hizli bir sekilde hayatimiza girmesi ile birlikte elektronik ortama aktarilmis ve prim odemelerinin takibi ile saglik yardimindan faydalanma dengesinde aktif sekilde kullanilir olmustur. Bu sureclerde hastalarin kimlik bilgileri prim odeme surecleri ile ilgili bilgiler yaninda saglik bilgileri de sistemlere islenmeye baslanmistir. Amacin sigortacilik faaliyetleri acisindan kisaca kotuye kullanimlari engellemek oldugu soylenmekte ise de kisilerin tum saglik bilgilerinin elektronik havuzlarda toplanmasinin hukuki zemini yasanan tartismalar uluslararasi duzenlemeler ile ulkemizde gelinen son nokta bu calismamizda ele alinmistir.
  • Master Thesis
    Kişisel Verilerin İşlenmesinin Hukuki Boyutu
    (Kadir Has Üniversitesi, 2019) Bozkurt, Habip; Söğüt, İpek Sevda; Söğüt, İpek Sevda
    Küreselleşen dünyada, bilgi teknolojilerindeki hızlı gelişmelere paralel olarak bireylerin kişisel verileri, hukuka uygun ya da aykırı şekilde dijital ortama aktarılarak erişime açılmış olup, bu durum veri güvenliği tartışmalarını beraberinde getirmiştir. Özellikle, II. Dünya Savaşı öncesi yükselen totaliter rejimlerin kişisel veri güvenliğinin aleyhindeki girişimlerinin varabileceği noktayı milyonlarca hayatla tecrübe etmiş Avrupa'da ilgili hak, birçok düzenleme ile koruma altına alınmıştır. Kişisel verilerin korunması hakkının Türk Hukuku'nda anayasal güvence altına alınması için 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği beklenmişse de, bu alanda 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun (KVKK) kabulüyle birlikte, ilgili hak ilk kez kanuni bir düzenlemeye sahip olmuştur. Bu bağlamda birçok eksik yönlerine vurgu yapılabilmekle birlikte KVKK ile, Türk Hukuku'nda kişisel verilerin korunması hakkına ilişkin önemli bir düzenleme çerçevesi getirildiği tespit edilmiştir.
  • Article
    Citation Count: 1
    GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARINDA AYDINLATILMIŞ ONAM SORUNU
    (Seçkin Yayıncılık, 2017) Söğüt, İpek Sevda; Söğüt, İpek Sevda
    Geleneksel tıp terimi; modern tıp döneminden önce, farklı toplumlarda ampirik bilgiye dayalı olarak geliştirilmiş tıbbi sistemlere işaret etmekte kullanılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ise geleneksel tıbbi; hastalıkları teşhise, tedaviye veya sağlığı korumaya yönelik, bitki, hayvan ve mineral temelli sağlık uygulamaları, yaklaşımları, bilgi ve inançları ile, ruhsal terapiler, elle uygulanan teknikler ve egzersizler bütünü olarak tanımlamaktadır. Tamamlayıcı tıp, tıbbi tedavi ile birlikte ona ek olarak kullanılan tedavi ve bakım sistemidir. Tamamlayıcı tıp, geleneksel tıbba paralel yürütülen ve onu destekleyen, tedaviyi güçlendiren, tedavinin yan etkilerini ve/veya semptomlarını azaltan uygulamalardır. Sağlığı korumak veya hastalığı iyileştirmek amacı ile yapılan, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının birçoğu, aynı zamanda bir tıbbi müdahaledir. Bu sebeple, tıbbi müdahaleyi hukuka uygun kılan unsurlardan biri olarak aydınlatılmış onamın, bu uygulamalarda hangi kapsamda olması gerektiği sorunu üzerinde, önemle durulması gerekmektedir. Ülkemiz açısından, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları üzerine bilimsel çalışmaların yetersizliği düşünüldüğünde, bu uygulamaların komplikasyonlarının hangi kapsamda açıklanabileceği tartışmaya açıktır. Bu çalışma ile; “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği”nde yer alan düzenleme ile, ulusal ve uluslararası geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarında aydınlatılmış onam sorununa ilişkin görüş ve eleştiriler ortaya koyulmaya çalışılacaktır.
  • Article
    Citation Count: 1
    Objective Factor of Furtum: Contrectatio
    (Türkiye Adalet Akademisi, 2017) Söğüt, İpek Sevda; Söğüt, İpek Sevda
    The first element of furtum was contrectatio; the handling of an object against the will of the owner (invito domino) or the person who had a lawful interest in such object. Examples of contrectatio included the removal of a thing, embezzlement, receiving stolen goods, disposing of a pledged thing without being authorized to do so, accepting an object that the owner had handed over by mistake, and hiding an escaped slave. Furthermore, a pledgee or depositee who made use of the pledged or deposited object committed furtum as did the borrower who misused the thing lent and even the owner who fraudulently removed a thing from who had a real thing in it or from a hirer with a right of retention for expenses. It is difficult to apply the notion of handling (contrectatio) to land thought of as such, and it is never is in fact so applied in juristic texts, thought soil or stones, as opposed to praedium, could be “contrected” and stolen.